29 Kasım 2019 Cuma

TAVŞAN KAÇ TAZI TUT - REX STOUT


Orijinal ismi Prisinor Base olan kitabın bizdeki çevirisi 1983 baskısı.O dönem sanırım ilgi görmesi için daha garip bir isimle çıkarmışlar.Bugünlerde baskısı yok, ancak sahaflarda bulunabiliyor.
Başarılı bir yönetici olduğu söylenen yazar 1886 Indiana doğumlu. 1932’de polisiye kitaplar yazmaya başlamış. 1959’da Amerikan Gizem Yazarları Ödülü Grandmaster’ı almış.1975 yılında vefat etmiş. 1934-1975 arasında 33 kitap ve 39 novellanın ana kahramanı Nero Wolf’un ve yardımcısı Archie Goodwin’in  yaratıcısı.

Nero Wolf da diğer meşhur dedektiflerle karşılaştırılıyor kuşkusuz. Özellikle Sherlock Holmes ve Poirot sevenler tarafından olayları çözme biçimleri,kişisel özellikleri,zekası rekabet konusu olmuş. Wolf evet zeki bir dedektif ancak paragöz ve tembelliği kendine has J Orkidelere ve yemeklere düşkün bir adam.Kadınlara tahammül edemiyor,kimseyle el sıkışmıyor.Hergün törensel bir şekilde orkideleriyle ilgileniyor.Zaman takıntılı, asla ihmal etmiyor.Dakikası dakikasına işini bitirip birasını içiyor,dışarı çıkmıyor. İşlerini Archie Goodwin takip ediyor. Burada da Scotlandyard’dan Legrand gibi Müfettiş Cramer var.Aralarında bazen rekabet bazen yardımlaşma.Tipik bir Doyle sistemi.
Bu kitapta herkesi bir araya toplayıp olayı çözmek, aralarından birinin katil olduğunu açıklamak ise  çok Poirot vari.

Kolay okunan,yer yer argoya evrilmiş cümleler orjinalinden böyle çevrildiyse hard boiled e de girebilecek bir tür, ancak bu “voltanı al yavrum” ,”uçlan” gibi kelimeler konusunda emin değilim.
Rex Stout’un bizde çevrilmiş ve artık baskısı olmayan dört kitabı bulunuyor.

28 Kasım 2019 Perşembe

BİTKİ MİTOSLARI - DENİZ GEZGİN



Ahraz’ı okuyanlar Deniz Gezgin ismine aşinadır. Arkeoloji eğitimi almış,mitoloji üzerine çalışmalar yapan bir yazar. Bitki Mitosları dışında gene Sel'den çıkmış Hayvan Mitosları ve Su Mitosları kitapları var.

Eski Yunan’da kekik asaletin ve cesaretin sembolü olarak askerlere armağan edilirmiş. Troya savaşının başlamasına sebep olan Helen bu savaş yüzünden çok acı çekmiş ve inanışa göre onun gözyaşlarından güzel kokulu kekik bitkisi çıkmış. 

Bu ara daha çok kurgu dışı, özellikle ekoloji üzerine kitaplar okuduğumdan Bitki Mitosları da ilgimi çekmişti. Kitap adı geçen bitkilerin mitolojideki önemi  ve hikayeleri üzerine tatlı bilgiler veriyor. Başucuna koyup ara ara açıp okumalık.


12 Kasım 2019 Salı

GÖZLERİNE İNANMA - JOEL T. ROGERS



AKBA kitaplarını okuduğunuz zaman Türkçe’nin ne kadar güzel bir dil olduğunu göreceksiniz…

İlk sayfası bu güzel cümleyle başlayan 70’li yıllarda polisiye kitaplar basan, kedi başı monogramlı AKBA kitaplarını sahaflarda bulursanız mutlaka alın.

Gözlerine İnanma 1974 basımı.Duayen Bekir Karaoğlu tarafından çevrilmiş. Novella dedikleri uzun hikaye olarak yazılmış, zamanının altınçağ özelliklerine farklı ve yeni kalan bir tekniği var. Tek bir gecede geçen hikayede daha önceki olayları anlatıcılardan öğreniyoruz. Üstelik defalarca geçmişin üzerinden giderken her seferinde yeni bir şey ekleyerek bilinç akışı tekniğiyle okuyucuyu bilgilendiriyor.Kurguda anlatıcı ile eş zamanlı ilerliyoruz. Bu tarz kitapların en başında karakterlerin isimlerini, kimin nesi olduklarını yazmaları çok büyük rahatlık.

Joel Townsley Rogers 1896 yılında Sedalia, Missouri'de doğmuş. Harvard Üniversitesi'nde öğrenim görmüş I. Dünya Savaşı sırasında askerliğini, uçuş öğretmeni olarak yapmış. Savaştan sonra genelde pulp dergilerine 15-20 cente sattığı kısa öyküler yazmaya başlamış. 1984 ‘de Washington da hayatını kaybetmiş.

Aslında çok az kitabı basılmış. En ünlü romanı The Red Right Hand (Gözlerine İnanma), 1945 yılında çıkmış ve sonraki yıllarda birçok baskı yapmış.

Once in a Red Moon(1923)
His Name Was Not Forgotten(1943)
Lady with the Dice (1946)
The Stopped Clock (1958)  Never Leave My Bed olarak (1963) tekrar basılmış

bizde hiç yayınlamamış diğer kitapları.

Gözlerine İnanma'da hikaye Dr Riddle tarafından anlatılarak başlıyor. Odada yanı başında yatmakta olan kızın nişanlısı öldürülmüş ,sağ eli kesilmiştir. Olayları kronolojik olarak aktarmaz,sürekli başka bir ayrıntı ekleyerek gider gelir. Dolayısıyla anlatıcı dahil herkes size şüpheli görünmeye başlar.
Atmosfer karanlıktır , doğa üstü olaylar varmış gibi hissettiren bu mekansal karanlık  ve orman gotik bir arka plan yaratır.

Kişisel olarak Altın Çağ kurgularını çok eleştirmeyi tercih etmiyorum.Hep dediğim gibi zamanı için klasik sayılabilecek ve kabul görülebilecek davranışlar üzerinden kuruluyor hikayeler.