30 Ekim 2015 Cuma

SAKKARA'NIN KUMLARI - GLENN MEADE

Gleen Meade’i çok seviyorum.Şimdiye kadar okuduklarımla beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Geçtiğimiz Tüyap Fuarı'nda tüm mütevaziliği ile  fotoğraf çektirdiğimizi Son Tanık’ı yorumlarken yazmıştım. Bu yıl fuarda beni heyecanlandıracak bir konuk yazar yok maalesef. 

Mısır’da Sakkara Kazılarında bir araya gelen Jack,Harry ve Rachael’ın bir aşk üçgenine dönen ilişkileri, ikinci dünya savaşının etkisiyle bambaşka bir casusuluk boyutuna taşınır.
Gerçekliği bir türlü açıklan(a)mayan,Almanya’nın savaşı kaybetmek üzereyken Roosevelt ve Churchill’i öldürme girişimi ekseninde ilerleyen hikayede onlar zamanla yarışırken,kitap büyük bir heyecanla su gibi  akıp gidiyor.
Savaşın dengesini değiştirecek bu suikast planının Amerikan ve İngiliz istihbaratı tarafından fark edilmemesi, Sovyet NKVD (KGB öncesi) tarafından iddia edilmesi hep bir yalanlamaya sebep olsa da söylentiler hiç bitmedi hatta 1950’lerde yayınlanan bazı belgeler delil gösterildi.Uzun Atlama Operasyonu adı verilen planın Hitler’in emriyle Otto Skorzeny tarafından kurgulandığı  Roosevelt,Churchill ve Stalin’in aslında Tahran’da öldürülecekleri iddia edilir. Tarihsel gerçekliği ne olursa olsun Meade konuyu çok gerçekçi ele alıp soluk soluğa okunacak bir roman yaratmış. Ben keyifle okudum.

23 Ekim 2015 Cuma

SİZE PANDİSPANYA YAPTIM - MARİO LEVİ

Mario Levi’yi ilk kez 2000 yılında "İstanbul Bir Masaldı" ile keşfetmiştim.Çok beğenmeme rağmen o gün bugün başka bir kitabını  okumamıştım ,ta ki  Kitap Ağacı İstanbul onu konuk edene kadar.
Söyleşiye gitmeden bir kitabını daha okumak istemiştim."Size Pandispanya Yaptım"’ı seçtim.Sonra kızdım kendime,neden bu kadar ara verdim. Beni gene bambaşka dünyalara,bambaşka evlere,yaşamlara götürdü.
Her fırsatta söylerim,benim için kokular çok önemli; inanılmaz bir anı hafızası yaratıyor belleğimde, tanıdık fotoğraflara ışınlanıyorum adeta. O yüzden bu kitapta kendimden çok şey buldum ben.
Mario Levi, kitabında tatlar ve kokular uzak coğrafyadaki insanları ait oldukları topraklara çağırır hatta bu  en güçlü çağrılardan biridir der.Kitapta Sefarad Mutfağına ait tarifler var. Her tarifin bir hikayesi,yapanla bütünleşen hatıraları var. Uzaktakilerin doğdukları topraklara ,kalanların gidenlere özlemleri var.

Bak, mesela şu pandispanya. Anlamını düşündün mü? Çok kolay. İspanyol ekmeği…Neden şimdi bu ad? Ne olmuş da ekmek böyle kek haline gelmiş? Yoksa başından beri hep böyle miymiş? En mühimi bu ad neden konmuş?Göç yolları mı?.. Sf(297)

Pandispanya Tarifi sf(296)
Önce 5 yumurtayı 4 kahve fincanı şekerle mikserde çırpıyorsun. Sonra buna azar azar 4 kahve fincanı un ile 1 tatlı kaşığı kabartma tozu katıyorsun. Buna da hem bir limonun suyunu hem de bu limonun kabuğunu rendeleyerek ekliyorsun. İyice karıştırıyorsun tamam mı? Hepsini bir kek kalıbına döküyorsun ama önce fırın kalıbını yağlamayı unutma. Sonra doğru fırına. Yalnız dur. Fırının hararetinin çok yüksek olmamamsı lazım.Orta hararet.Yarım saatte tamamdır.Püf noktası ne ? Pişip pişmediğini anlamak için bir kürdan kullan. Kolay değil mi?

Her evin başkalarıyla paylaşılamayacak sırları vardı evet.Tıpkı pırasa köftesinin ne kadar eti ya da başka bir malzemeyi gizlediğinin bilinmemesi gibi.Birbirlerine karışması için ne çok emek gerekiyordu üstelik,ne çok ustalık,ne çok sabır…Aynı duygu tarama ile borekas ‘ın hem içi hem hamuru söz konusu değil miydi?Yemekler ile hayata dayanma savaşı arasında ince ama çok sağlam bir bağ olduğunu kim söylemişti? Sf(200)


Bin yıl önce gibi ,sanki hiç yaşanmamış gibi yada bir romanın içinde gibi.Aslında hayal gibi. Bana neden hiç anlatmadığımı sorarlar. Oysa hatırlamıyorum ki…
Sobalı bir odada kimya testi çözüyorum. Ateşin üzerinde kestaneler.Oda kestane kokusuyla doluyor.Tepemde babam bana kestane soyuyor.
Şimdi kokuyu ben de duyuyorum.Hatırlıyorum.Güvendeyim...(S)

22 Ekim 2015 Perşembe

Dünyanın En Büyük Sanat Galerisine Sahip Adam - JR


Onun çalışmalarıyla dünyanın herhangi bir şehrinin,herhangi bir binası üzerinde karşılaşabilirsiniz. Kendisini JR olarak bildiğimiz 83 doğumlu sokak sanatçısı ve fotoğrafçı gerçek ismini gizliyor.   Kendi tabiriyle dünyanın en büyük galerisine sahip. Yani sokaklara.
Metrolarda ve sokaklarda grafitiyle başlayan izinsiz sanat çalışmaları, Paris metrosunda bulduğu bir fotoğraf makinesi sayesinde fotoğrafçılıkla devam eder. Arkadaşlarının çalışmalarını fotoğraflarken onlara orijinal baskıları değil fotokopilerini verir. Zaman içinde o kadar çok kopya birikir ki bunları farklı boyutlarda  duvarlara yapıştırmaya ve etraflarına siyah boya ile çevreler yapmaya başlar. İmza olarak da EXPO 2 RUE atar.

2004-2006 yıllarında "Portraits of a Generation", projesini yaratır.Paris’in kenar mahallelerinden asi,dışlanmış,suça karışmış yada polisle çatışan gençlerin dev portrelerini adeta toplumun gözüne sokar.Çalışmalar belediyenin bu çalışmalardan birini kullanılmasıyla yasal bir zemine oturur. Amacı müzeye gitmeyen insanları sanatla sokakta tanıştırmaktır.
P’tit Zé, Les Bosquets, 2004

2007 yılında Marc Berrebi ile insanların aslında birbirine ne kadar benzediğini vurgulayan "Face to Face" projesine imza atarlar. İsrail ve Filistinlilerin dev boyutlu portrelerini şehirlerdeki binalara ve Ayrılık Duvarı’nın her iki tarafına uygular.
Separation Wall, Palestinian Side In Bethlehem, March 2007

2008 yılında  çoğu uyuşturucu ve şiddet mağduru kadını fotoğrafladığı "Women Are Heroes" projesi, ilk olarak Brezilya’da Morro de Providencia’da evlerin üzerine yapıştırılır.Kenya,Kamboçya,Sierra Leone,Liberya,Hindistan ile devam eden projenin filmi 2010’da Cannes’da Altın Kamera için yarışır.
Action dans la Favela Morro da Providência, Favela de Jour, Rio de Janeiro, Brésil, 2008

Aynı yıl sanatçı İspanya-Cartegana’da, geçtiğimiz bahar İstanbul’da da karşımıza çıkan "Wrinkles of the City" projesine başlar.Şehrin yaşlılarının ,şehre tanıklık etmesinden yola çıkarak Türkçeye Şehrin Kırışıklıkları olarak çevirebileceğimiz çalışmaları , geçmişe tanıklık eden binaların üzerine uygular.
Proje 2012 Havana’nın duvarlarındadır. Devrime tanıklık eden 25 kişinin hikayesini de fotoğrafların üzerine ressam ve kaligraf Jose Perla uygular.
Proje Shangay,LosAngeles,Berlin ,İstanbul gibi dünya metropollerine uzanır.
La Havana, Rafael Lorenzo y Obdulia Manzano, Cuba, 2012 

2011'de Inside Out projesi ona Ted ödülünü getirir.Bir hikayesi olduğuna inanan 100.000 üzerinde katılımcı fotoğrafını sisteme up-load eder.Basılan posterler onlara geri gönderilir ve bu insanlar fotoğraflarını duvarlara yapıştırırlar.Tunus projenin yapıldığı ilk ülke olur. 6 fotoğrafçı ülkenin dört bir yanına dağılıp kadın, erkek,zengin, fakir, iş adamı,işsiz ,çiftçi gibi her kesimden insanın fotoğrafını çeker ve böylece Arap dünyasının  ilk geniş sokak sergisi yapılmış olur.
 Tunisia, Front of the Police Station of La Goulette, 2011
Tunisia, Ex Ben Ali Billboard on La Goulette Road, 2011

Sanat sever bir toplum olduğumuzu her fırsatta kanıtlarcasına,sanatçının İstanbul’daki bazı çalışmalarına ne yazık ki zarar verildi, üzeri boyandı.,kapatıldı. Merak edenler hala vakit varken soyulup dökülmeden Balat ve Beyoğlu semtlerinde bu çalışmaları görebilir.Gene bölge insanların fotoğrafları, tarihe tanıklık eden binalarda.

The Wrinkles of the City, Istanbul


JR’nin “Persative Art” denilen yayılan sanatı Paris’in kenar mahallerindeki binalardan Ortadoğu’nun duvarlarına, Afrika’da yıkık bir köprüye, Brezilya’daki gecekondu mahallerine yayıldı. Bazen yaşlı kadınlar model oldu bazen çocuklar 1 haftalığına sanatçı. Lokal sergilerden sonra çalışmalar Londra, New York, Berlin, Amsterdam  gibi şehirlerde sergilendi.

NYCB Art Series
 Action in Kibera Slum, General View, Kenya, 2009
 Action in Kibera Slum, Train Diagonale, Kenya, 2009
                                                                                Inside Out - Au Panthéon 

 Action in Kibera Slum, Train Passage 5, Kenya, 2009


 NYCB Art Series
 Action dans la Favela Morro da Providência, Escalier, Rio de Janeiro, Brésil, 2008

 The Wrinkles of the City, Berlin


Action in Shanghai, Ji Jinsui, Chine, 2010
IOP on Times Square, general view

21.yy’ın Cartier-Bresson’u olarak tanımlanan sanatçının Robert De Niro,Art Spiegelman,David Lynch,Takashi Murakami gibi isimlerle yaptığı ortak çalışmaları ve video’ları görmek için mutlaka   http://www.jr-art.net/videos ziyaret edin. Ellis adasına gelenlere selam duran “Ellis Trailer” çok sanatsal. “Women are Heros “ ise çok etkileyici.