23 Ekim 2014 Perşembe

ASMA PANSİYON - IŞIL ŞENOL

Bu kitabı çok değil 1 ay önce okumuş olsaydım şimdi bu yorumu yazmak yerine Bozcaada’ya gitmek üzere valizimi topluyor olurdum.Her şeyden kaçıp sığınılabilecek en muhteşem yerlerden biri herhalde ada.
“Bir insanı bir kez kaybetmeyi göze aldığınızda ikincisi için bir nedene bile ihtiyacınız olmaz” belki Madam Yenola’yı da bulurdum kimbilir;yada ilaçsız uyurdum. 
Hikayenin asıl kahramanı aslında Ada ve Asma Pansiyon. Hayatının alt üst olduğunu düşünen Defne kimseye haber vermeden adaya gelir ve Madam Yenola’nın pansiyonuna yerleşir. O buraya sığınırken kendisi gibi pansiyonda kalanların da yolu buraya hep bir nedenden düşmüştür. Defne yaşamını yola  koymaya çalışırken biz de,Feyyal Hanım’ın,Demir’in,Belma’nın ve Ekrem Bey’in hikayelerini öğreniriz kitap boyunca. Ama en çok Madam Yenola’nın.  

Ah Yana ah ! ne doğru ; “aşk asıl vefa ile ölçülür”….

Işıl Şenol önümüzdeki pazar Ankara Kitap Ağacı grubunun konuğu olacak.Bir aksilik çıkmazsa ben de orada olacağım.Büyük bir fidanla okuduğumuz Asma Pansiyon üzerine sohbet edeceğiz.

21 Ekim 2014 Salı

SONSUZ GÜN BATIMINDA - FURUĞ FERRUHZAD

Eğer aşk varsa zaman ahmakça bir sözdür.


Sonsuz Gün Batımında,İranlı şair Furuğ Ferruhzad’ın mektuplarını,anılarını,söyleşilerini bir araya getiren sarsıcı bir kitap.Sarsıcı kelimesinin altını özellikle çiziyorum. Erkekler dünyasında var olmaya çalışan kadın edebiyatçılar bir yana,Ferruhzad bir yana bundan sonra benim için. 1950’lerin 60’ların İran’ında değil var olmaya çalışmak; yok sayılmak başka bir şey çünkü. 32 yaşında trafik kazasında öldüğünde molla diktasındaki ülkesinde cenaze namazı bile kılınmadı ama bugün İran Edebiyatının en büyük şairlerinden biri o.
Evliliğinden 2 yıl sonra eşinden boşandığında evladının da yüzünü bir daha göremez. 62 yılında İbrahim Golestan’la çalışırken aldıkları bir teklifle Tebriz dağlarıyla çevrili cüzzamlılar dinlenme evine gidip doğaçlama  bir kısa film çekerler.Film çekimi sırasında cüzzamlılar evinde tanıştığı Hüseyin Mansur isimli bir çocuğu evlat edinir.


"Ev Karadır" uluslararası alanda pek çok ödül alır.Fondaki kadın sesi Furuğ Ferruhzad’a erkek sesi de İbrahim Golestan’a aittir. Farsça şiirsel bir anlatımla geçen filmin Türkçe ve İngilizce alt yazılı olanlarına şu an ulaşmak mümkün.İmkanınız varsa mutlaka seyredin.Çok;çok etkileyici bir film.
“İnandığım başka bir şey de hayatın bütün anlarında şair olmanın gerekliliğidir. Şair olmak, insan olmaktır. Günlük davranışları şiirleriyle hiç bağdaşmayan bazı insanlar tanıyorum. Yani sadece şiir yazdıklarında şair oluyorlar, sonra bitiyorlar. İki yönlü olduklarından fakir, kıskanç, mutsuz, dar fikirli, zalim, pisboğaz, açgözlü bir insan olup çıkıyorlar. İşte, ben bu adamların sözlerini kabul edemiyorum.” derken soğuk ve fakir evinde şiirlerini o derin yalnızlık duygusuyla yazar.
Yaralarım aşktandır benim,aşktan aşktan aşktan diye haykıran çok cesur bir kadın...

14 Ekim 2014 Salı

I've Got Your Number - Sophie Kinsella


Yanımda okuyacak hiçbir şeyim kalmadı,bari dergi bulsam diye söyleniyordum ki karşıma çıkan kitapçıda daha fazlasını buldum J Gördüğüm ilk Sophie Kinsela’yı bu beni kurtarır deyip adeta kaptım.İyi ki almışım; uzun zamandır böyle şekerli bir şeyler okumamıştım;okurken çok eğlendim.
Malum her Kinsella kitabındaki gibi kahramanımız bir kadın. Konu onun etrafında dönen ona göre trajik bize göre komik romantik ilişkiler ağını içeriyor.
Nişanlısının aile yadigarı yüzüğünü kaybeden Poppy telefonunu da çaldırıyor; panikle otel lobisinde aranırken çöpte bir telefon buluyor.Bulduğu telefon bir iş adamı olan Sam’a ait ve müşterileriyle görüşmek,maillere cevap vermek için telefonunu geri istiyor.Hanım kızımız telefonu geri vermek istemeyince de bize hoş bir Chick-Lit okumak düşüyor. 
Türkçeye “Numaran Bende Var” olarak çoktan çevrildi. Meraklısı kaçırmasın. 

13 Ekim 2014 Pazartesi

PETER PAN ÖLMELİ - JOHN VERDON

Evden binlerce km uzakta fuarlarımı yapıp, okyanuslar aşıp döndükten sonra hadi yeter bu kadar uzak kalmak  deyip, biriken bir dünya kitabımı paylaşmaya başlıyorum.
Eylül ayını Kitap Ağacı polisiyeye ayırdı ve oylamalarla John Verdon’ın Peter Pan Ölmeli'si seçildi.
Ben daha önce hiç Verdon okumadığım için son derece ön yargısız başladığım kitaba,100 sayfa sonra "acaba bıraksam mı, off çok sıkıldım, ha şimdi hareketlenecek"diye diye devam ettim,yanımda başka bir kitap olsaydı kesin kalırdı ki pek huyum değildir.
Aslında Amerikalı yazarın yarattığı Dave Gurney serisi en çok satanlar listesinde hep üst sıralarda.Seri  tüm dünyada çok ilgi görüyor.Peter Pan Ölmeli yazarın dördüncü kitabı. Güzel bir konu bir türlü gelişemeyen  bir gelişme ile iyice sıkıcılaşmış;uzadıkça uzayan diyaloglarla yazar ya dedektifin zekasını küçümsemiş ya da okuyucunun.
Karısıyla sayfalar dolusu dönüp duran tavuk-kümes konusu yeter artık şu kümesi yapın da konu başka bir yere gitsin artık dedirtiyor. Bir Peter Pan var ama bir türlü ortaya çıkıp aksiyon yapamıyor.Kitabın sonunda yazarımız eh ayıp olmasın,sonuçta polisiye yazıyorum biraz kurguyu türe uydurayım demiş ama tatmin etmeyen, aceleye getirilmiş bir son yazmış. Dediğim gibi diğer kitaplarını okumadım ama okuyan arkadaşlardan aldığım yorumlar Verdon için vakit kaybı şeklindeydi. Ben dedektifin zeki,polisiyenin de bol hareketli olanını severim diyor;Verdon’u hayranlarına bırakıyorum J