30 Nisan 2017 Pazar

DOKUNMADAN - NERMİN YILDIRIM

Unutma Dersleri'ni çok beğenince vakit kaybetmeden yazarın son kitabı Dokunmadan’ı okudum. Beni gene hayal kırıklığına uğratmadı. Ölüm gibi son derece tatsız bir konuyu bile böyle komik anlatabilecek bir zekaya sahip olmak herkesin harcı değil.

Adalet öleceğini öğrendiğinde geçmişiyle hesaplaşmak,günahlarıyla yüzleşmek ister.İlk hatırladığı günahı mahalleden Mazlum’un elinden oyuncağını almasıdır. 20 yıl sonra Mazlum'u bulmak ve oyuncağı ona geri vermek için yola çıkar.


Nermin Yıldırım Dokunmadan’da dokundura dokundura insanların kabuk bağlamış yaralarını,insan ve memleket hallerini anlatmış.Gene hem hüzünlü, hem neşeli, hem komik okuması çok keyifli bir hikaye çıkmış ortaya.  

28 Nisan 2017 Cuma

Dorian Gray'in Portresi - Oscar Wilde

Kapağın üzerinde kocaman sansürsüz basım yazınca yıllar sonra tekrar okumak istedim. Sansürlü haliyle karşılaştırmak için aradan çok zaman geçmiş, birebir karşılaştıramadım ama eşcinsellik çağrışımlarının o kitapta da olduğunu hatırlıyorum.

Dorian Gray’in portresi Oscar Wilde’ın yayınlanmış tek romanı. 1891’de yayınlandığını düşünürsek o dönem İngiltere’de çok büyük tepki görür ,roman yazarın izniyle kısaltılır ve cinsellikle ilgili cümleler ayıklanarak basılır.

Bu roman için kendini Dorian’la özdeşleştiren Wilde yaşadığı dönemde ahlak bozukluğundan hapse atılır ve sonrasında büyük bir mali sıkıntı içinde Fransa’da ölür.

Everest’ten çıkan Ülker İnce çevirisi 2014'te Dünya Kitap Dergisi'nin  en iyi çeviri ödülünü almıştı. Nicholas Frankel’in editörlüğünü yaptığı baskı 1890’da dergiye teslim edilen sansürsüz nüsha dikkate alınarak çevrildi.

Çoğunluğun bildiği hedonizm ve insan ruhunun kötücülüğünün şekilselleştirilmesi konuları bir tarafa da bu kitap yıllar sonra okuduğumda bile bana sansürlü sansürsüz aynı şeyi hissettirdi.

Aşık Veysel sen çok yaşa….

26 Nisan 2017 Çarşamba

UNUTMA DERSLERİ - NERMİN YILDIRIM



Nermin Yıldırım’ın kitapları uzun zamandır listemdeydi.Kitap Ağacı-İstanbul’un Mayıs konuğu olacağı açıklanınca öne alıp bir iki kitabını okumak istedim.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum ben bu kadına ba-yıl-dım. Hani yeni tabirle “kafası çok güzel”

Herkesin unutmak istediği acıları vardır da bunu nasıl yapacağını bilemez ya kahramanımız Feribe aşk acısını unutmak için  böyle bir merkeze gidiyor.Mazi İmha Merkezine.

Kitabı okumadan önce aklımda Eternal Sunshine of the Spotless Mind vardı; acaba onun gibi bir kurgusu mu var diye düşünmüştüm ki kitabın içinde de bu film karşıma çıktı. Öyle bir şey değil zaten daha gerçekçi bir hayalperestiği var. Burada aldığı unutma dersleri ve yapmak zorunda olduğu haftalık ödevlerle Feribe’nin hayatı daha da karmaşık bir hale geliyor.

Komik,ironik,dokunduran,hem acıklı hem neşeli bir hikaye.Ben çok sevdim…

25 Nisan 2017 Salı

E SENDROMU - FRANCK THILLIEZ

Franck Thilliez’in daha önce Hayalet Bellek’ini çok beğendiğimi yazmıştım.Dedektif Lucie Henebelle ile tanışmamız bu kitapta olmuştu. Kulüpte arkadaşlar Gataca okuyacaklardı,kronolojik olarak önce E Sendromu geldiğinden ben öne onu aldım. E Sendromu ve Gataca devam kitapları.

Teğmen Henebelle’e bu kitaplarda Paris polisinden şizofren komiser Frank Şarko’da eşlik ediyor;birlikte çok iyi bir takım oluşturmuşlar.

Henebelle’in eski erkek arkadaşı izlediği bir filmden sonra görme yetisini kaybetmiştir.Fizyolojik hiçbir sıkıntısı olmamasına rağmen yaşadığı psikolojik travma yüzünden göremeyen arkadaşına yardım etmek isteyen teğmen 1950’lere ait bu tuhaf filmin subliminal mesajlar içerdiğini fark eder. Bu filmin gizeminin peşine düştüğünde yolu Şarko ile kesişir.


E Sendromu bence sadece bir polisiye değil aynı zamanda çok iyi bir psikolojik-gerilim hikayesi. Temposu hiç düşmeyen, bilimle harmanlanmış zekice bir kurgusu var.Soğuk savaş döneminin kan donduran çılgın deneylerinin devletler elinde nasıl bir güç haline geldiğini görüyoruz.

Şimdi sırada Gataca var ve maalesef  yazarın Türkçeye çevrilmiş henüz başka bir kitabı yok.