29 Nisan 2019 Pazartesi

TRENDEKİ YABANCILAR - PATRICIA HIGHSMITH




Patricia Highsmith için ne söylesek az. Kült kitaplar yazmış hayatının büyük bir kısmını Avrupa’da geçirmiş,Teksas’da başlayan hikayesi İsviçre’de son bulmuş ,yaşamı, tercihleri sıra dışı bir kadın. 
1950 yılında, 29 yaşındayken yayınlanan ilk romanı "Trendeki Yabancılar ile büyük başarı yakalar.Kitap Alfred Hitchcock tarafından filme uyarlanır. Yirmi iki romanının beşinde ortaya çıkan Tom Ripley  defalarca filme çekilir.
Patricia kitaplarında alışık olduğumuz polisiye kurguya sahip değildir.Okuyucuyu katil kim kovalamacasının içine sokmaz.Onun hikayelerinde suçlu zaten bellidir.Karakteri genellikle bundan pişmanlık duymaz,örtbas etmenin, yakalanmamanın yollarını arar.İnsan ruhunun derinliklerindeki kötülüğü deşer. Kurgunun atmosferi kasvetlidir.

Trendeki Yabancılar’da da suç kurgusu baştan örülmüştür.Buna rağmen hikaye psikolojik analizler yaptıracak gerilimi yaratır.
Ana karakterlerden Bruno, nasıl derler tam bir piskopat.Babasından nefret eden, sevgi ve kabul görmeyi dışarıda arayan bir karakter.Guy onun tam tersi görünse de Highsmith'in yarattığı hiç bir karakter tam anlamıyla beyaz değildir.Gerçi Bruno'nun tacizleri okuyucuda Guy'dan yana olma eğilimi verir.Ben de okurken Bruno'dan nefret ettim. Kafanı çevirdiğin yerde onu görüyorsun,korkutucu da bir taraftan.
Bruno'nun mizojinizmi anneden kaynaklanıyor. Onu yüceltirken diğer kadınları kötülüyor. Bunda babasının annesine davranışı da rol oynuyor muhtemelen. Guy’ın karısı Anne konusunda bile gel git yaşıyor kafasında. Emin olamıyor karakteri için. Hafif gördüğü Miriam'ı bu yüzden çok rahat öldürüyor. Hakettiğini düşünüyor.
Öte taraftan Guy'ın Platon okuması kurgu açısından anlamlıydı. Aklıma varlığın aslında mağara duvarına yansıyan gölgeye benzetilmesi geldi. Sanki Bruno geldi Guy'ın o karanlık izdüşümü oldu yada karakterini yok edip ters bir akis yarattı .Trendeki Yabancılar'ı sadece  polisiye bir hikaye değil aynı zamanda psikolojik bir metin olarak değerlendirmek bu anlamda daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.


20 yorum:

  1. Aaa hiç duymadım yazarı hemde Can Yayınları.. alayım bunu merak ettin okuyunca sizde

    YanıtlaSil
  2. bu yazarın hastasıyım. bi ton romanını okudum. bu romanın filmi de çok iyi :) başka romanları da filme alındı. ripley serisi gibi. bi de ruth rendell çok iyi yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet filmi de çok iyiydi :) Ruth'u ben de çok seviyorum deep

      Sil
  3. Yazarı duymamıştım. Listeme aldım. Çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  4. baak son yazımdasın ciciii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem de ne zaman yazmışsın.Çok sağol deep :)

      Sil
  5. merhaba efendim güzel insan deeptone den geldim bir çayını içmeye geldim 😊 duymamıştım bu yazarı not alayım 😊 teşekkürler sevgiler 😊

    YanıtlaSil
  6. eski blogları görünce nasıl seviyorumm, deep'ten geldim bana da beklerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ben de uğrarım,Sevgiler :)

      Sil
  7. Güzel bir yazara benziyor, bir ara mutlaka okuyacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Klasik kabul edilen bir yazar,umarım beğenirsiniz :)

      Sil
  8. Kitaba, kütüphaneye gittiğimde bakacağım muhakkak. Yazarın daha önce de bir kitabını okumamıştım. Teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
  9. Okumak lazım Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  10. polisiye denemek istiyordum tam da. umarım dediğin gibidir. pek beğenmiyorum ben yaşlı gibiyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanlı,dehşetli günümüz polisiyelerinden farklı tabii.Klasik niyetine diyelim:)

      Sil