Epsilon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Epsilon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2016 Perşembe

KAN BAĞI - MICHAEL CONNELLY

Karmakarışık basılan Connelly kitapları elimde kendi web sitesinden alınmış liste olmasına rağmen beni de zaman zaman yanıltıyor.Ana kahramanları bir seri olarak okuyayım derseniz, diğer serilerle çakışabiliyorsunuz ve ilk kitaplarını okumadan onlarla ilgili geçmiş konuların içine girebiliyorsunuz. 

Hile ‘de de bahsetmiştim. Harry Bosch serisi için sıralama doğruydu ama Terry McCaleb serisi için önce Kan Bağı’nı okumak gerekiyordu.Üstelik ben serinin son kitabı Darboğaz’ı da okumuştum.Siz bu seriyi okuyacaksanız mutlaka
Kan Bağı – Hile ve Darboğaz sıralamasında okuyun.

Kan Bağı 1998’de Antony ve Macavity ödülülleri ile Fransa’nın en prestijli Grand Prix de Litterature Policiere ödüllerine layık görüldü.Kitabın ayrıca Clint Eastwood’un yönetip oynadığı filmi de mevcut.Benim Connelly kitapları içinde açık ara favori kitabım.Bu seriyi keşke bu kadar çabuk bitirmeseymiş.

FBI ajanı Terry McCaleb kalp sorunları yüzünden görevinden ayrılmış ve daha yeni kalp nakli ameliyatı geçirmiştir. Doktoru kesinlikle yorulmaması,her türlü gerginlikten uzak durmasını söylemiştir.Yaşadığı tekneye Graciela Rivers adında bir kadın gelir ve ondan kız kardeşi Gloria’nın katilini bulmasını ister.Gloria’nın kalbi McCaleb’e takılmıştır.Bu işlere bulaşmak istemeyen eski ajanımız kendini bu olayı soruştururken bulur.

Dediğim gibi daha önce Hile’yi okuduğum için karakteri tanıyordum ancak bazı olayları şimdi daha iyi anladım ve karakteri daha çok sevdim.Yazar Kan Bağı ile abartıdan uzak ,son derece insani özellikleri olan yeni bir karakter yaratmış. Soluksuz okudum.


28 Eylül 2016 Çarşamba

ŞAİR - MICHAEL CONNELLY

Sonbahar gelmişken bu arada okuduğum Conelly kitaplarını bloğa eklemek istiyorum.Her ne kadar Şair,Connelly sıralamalarında seri dışı olarak yazılsa da,aslında değil ve hem Bosch hem de McCaleb’in ana karakter olduğu bazı kitaplarla da ilişkili. 

Farklı yayınevlerinde çıktığı için basım yılları orjinallik göstermeyen Connelly kitapları maalesef okuyucuyu yanıltıyor.Okumak itiyorsanız ,Şair’i McCaleb serisinden önce okumanızı öneririm.

Hile’de karşımıza çıkan gazeteci Jack McEvoy’la aslında daha önce Şair’de ana karakter olarak tanışmam gerekiyordu.Dramatik cinayet haberleriyle ünlenen McEvoy’un ikiz kardeşi seri cinayetler işleyen bir katil tarafından öldürülür.Katil, kafasını çözemediği cinayetlere takan dedektifleri seçmekte arkalarından Edgar Allan Poe’dan şiir dizeleri bırakmaktadır.McEvoy Şair denen katili araştırmaya başlar. Federal Büro ajanlarından Rachal Welling bu araştırma sırasında en büyük yardımcısıdır. Kendisi daha sonra Darboğaz’da tekrar karşımıza çıkacak bu sefer Bosch’la birlikte başka bir macerada olacaktır. 

Şair,Connelly'nin en sağlam kitaplarından biri.Akıllıca kurgusu bize son derece tatmin edici bir polisiye hikaye veriyor.Hele sonu şahane.Mutlaka okuyun.

26 Şubat 2015 Perşembe

DÜNYANIN İLK GÜNÜ - BEYAZIT AKMAN

Okunup yorumlanmamış kitaplarıma Beyazıt Akman’ın Dünyanın İlk Günü’yle devam ediyorum.
Şubat Ayında tarihi roman kategorisinde okuduğumuz Dünyanın İlk Günü,Sultan Mehmet ekseninde İstanbul’un fetih sürecini , yeniçerilerin hikayelerini aktarıyor. Ulubatlı Hasan tabii ki var ama bu sefer kahramanımız Alexander. Yıllar önce kaçmak zorunda kaldığı Konstantiniyye’ye bir devşirme yeniçeri olarak dönen İskender.
Yazarın tarihi konu alarak kurduğu mekansal çizim gayet başarılı. Surları harita üzerinde takip eder gibi seyrediyoruz.Çok bilinen,çok işlenen bir konu olmasına rağmen gene de merak uyandırıp devamlılık sağlaması yazarın anlatım gücünü de gösteriyor.Sadece savaş ve Sultan Mehmet’le ilerleseydi daha sıkıcı olabilecek kitap özellikle seyyah Alberti Balbi’nin tuttuğu defterlerle renkleniyor.Minyatür-resim perspektif tartışmaları,el yazmaları,kıyafetler,günlük yaşam gibi pek çok konuya değinen Balbi ile biz de zamanın ötesine onların yaşamına geçiyoruz.Diğer yandan Yeniçeri olması için  ocağa getirilen acemilerin eğitimleri anlatılmış.Böylece ocağın hiyerarşisini,düzenini biz de acemilerle birlikte ayrıntısıyla öğreniyoruz.
Ancak kurgusal olarak ben kitaba şu kahpe Bizans etiketlemesinden çok sıkıldığım için pozitif bakamadım. “Karşımızdaki kötü,biz çok iyiyiz,çok namusluyuz,çok kahramanız (!) İstanbul’u  adalet getirmek için alıyoruz. İmparator ve onun etrafındaki asiller halka zulüm ediyorlar.” – Elbette herkes kendi tarihsel kahramanlarının mükemmel olmasını ister ama biz Kara Murat Bizans'a karşı klişesini aşamıyoruz.-
Fetih kesinlikle tarihsel bir başarıdır,tarihin akışını değiştirmiş yeniden yazmıştır.Strateji gereği alınması gereken herkesin gözü olan bir mücevher alınmış ve çok büyük mücadeleler verilmiştir. Kullanılan savaş teknikleri zamanın çok ilerisindedir ve Sultan Mehmet’in nasıl bir vizyona sahip olduğunu gösterir. Ama bu karşı tarafın zalim ve korkak, kadınlarının hafifmeşrep, erkeklerinin kadın düşkünü olduğu resimler bende tam tersi bir beğeni etkisi yapıyor.Sevemiyorum L