Michael Connelly etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Michael Connelly etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2021 Cuma

Gecenin Kutsal Karanlığı - Michael Connelly



Gecenin Kutsal Karanlığı , Hary Bosch serisinin 21, Rene Ballard serisinin de ikinci kitabı. İlk kitap Gece Vardiyası’nda Ballard’ı tanımıştık ; hikayeyi yalnız çözmüştü. Polisiye heyecanı az bulmuş daha çok karakteri tanıtmaya odaklı yazdığını düşünmüştüm. 

Bu kitapta ise  Rene ,Harry Bosch ile tanışıyor. Bosch emekli olmuş,işlerden tamamen kopmamak için çözülmemiş eski dosyalarla ilgileniyordur. Vahşice öldürülen Daisy Clayton vakası Ballard’ın ilgisini çeker ve çözmek için Bosch ile iş birliği yaparlar.

Ballard’ın inadı ,Bosch’un zekası ve tecrübesi keyifli bir kombinasyon olmuş,karakterler sağlam olunca polisiye kesinlikle daha iyi kurgulanmış. Sevdim… 

 

28 Ocak 2021 Perşembe

GECE VARDİYASI - MICHAEL CONNELLY


Connelly’nin son kitabı çıkınca ay seçimimizi değiştirip hemen okumak istedik. Gece Vardiyası yeni başlayan bir serinin ilk kitabı. Daha önce Harry Bosch ,Mickey Haller ,McEvoy gibi çok başarılı serileri kaleme alan Michael Connelly bu sefer bir kadın dedektif, Renée Ballard’ı yaratmış. 

Ballard'ı amirinin cinsel tacizine uğradığı halde bunu ispatlayamayıp gece vardiyası görevine sürülmüşken tanıyoruz. Hikaye burada işlenen bir cinayetin peşine düşmesiyle başlıyor. Karakter olarak Ballard inatçı,tam bir sert kaya. Düzensiz hayat ,travmalar,ilişkisizlik gibi dedektif klişeleri onda da var. Polisiye kurguda bir Harry Bosch çözümlemesi yok, daha tahmin edilebilir bir sonuçla bitirmiş yazar.

Şimdilik serinin

Dark Sacred Night (2018)

The Night Fire (2019) 

olmak üzere henüz çevrilmemiş iki kitabı daha var. İlk kitapta Bosch ,ikincisinde hem Bosch hem Haller varmış. Muhtemelen bunlarda hikaye daha kuvvetlidir. Okumak için sabırsızlanıyorum

Ezcümle Gece Vardiyasını genel olarak sevdim-bayılmadım; başkası yazsa neyse ama Connelly’nin öyle iyi hikayelerini okudum ki  beklentim yüksek oluyor doğal olarak.




27 Aralık 2018 Perşembe

MICHAEL CONNELY KİTAPLARI


Ne zamandır aklımda olan Michael Connelly kitaplarının okuma listesini de  her seferinde notlarıma bakmamak için buraya giriyorum. 
Daha önce okuyup yorumladıklarıma link verdim.Yorumladıkça da vermeye devam ederim. Yeni çıkan kitapların çevrilmemesi,çevrilmiş olanların bazısının baskısının bulunmaması,yeniden basılmaması,basım yıllarının listeye uymaması gibi sebepler bu seriyi zaten iyice karmaşıklaştırıyor.Çoğunu okuduğum halde hangisini okudum okumadım ben de karıştırıyorum.Umarım liste bu şekilde hepimizin işine yarar.

Harry Bosch serisi
·         1992 The Black Echo (Tünel Fareleri)- Nemesis'den çıkan son çıkan baskıda Kara Yankı 
                                                                       olarak çevrildi.
·         2000 A Darkness More Than Night (Hile) - Önce Terry McCaleb serisinden Kan Bağı'nı                                                                                      okumanızı öneririm.                  
·         2003 Lost Light (Kaybolan Işık)
·         2004 The Narrows (Darboğaz)
·         2005 The Closers (Faili Meçhul)
·         2006 Echo Park (Unutulan Sesler)
·         2007 The Overlook (Kayıp Delil)
·         2009 9 Dragons (9 Ejder)
·         2010 The Reversal (Kuşkulu Delil)
·         2011 The Drop (Şüpheli Ölüm)
·         2012 The Black Box
·         2014 The Burning Room
·         2015 The Crossing
·         2016 The Wrong Side of Goodbye
·         2017 Two Kinds of Truth
·         2018 Dark Sacred Night

Mickey Haller serisi
·         2005 The Lincoln Lawyer (Güneşin Karanlığında)
·         2010 The Reversal (Kuşkulu Delil)
·         2011 The Fifth Witness (Beşinci Tanık)
·         2013 The Gods of Guilt

Jack McEvoy serisi
·         1996 The Poet (Şair)   Bence Hile'den önce okuyun.
·         2009 The Scarecrow

Terry McCaleb serisi
·         A Darkness More Than Night (2001)
·      The Narrows (2004) - Darboğaz 

29 Eylül 2016 Perşembe

KAN BAĞI - MICHAEL CONNELLY

Karmakarışık basılan Connelly kitapları elimde kendi web sitesinden alınmış liste olmasına rağmen beni de zaman zaman yanıltıyor.Ana kahramanları bir seri olarak okuyayım derseniz, diğer serilerle çakışabiliyorsunuz ve ilk kitaplarını okumadan onlarla ilgili geçmiş konuların içine girebiliyorsunuz. 

Hile ‘de de bahsetmiştim. Harry Bosch serisi için sıralama doğruydu ama Terry McCaleb serisi için önce Kan Bağı’nı okumak gerekiyordu.Üstelik ben serinin son kitabı Darboğaz’ı da okumuştum.Siz bu seriyi okuyacaksanız mutlaka
Kan Bağı – Hile ve Darboğaz sıralamasında okuyun.

Kan Bağı 1998’de Antony ve Macavity ödülülleri ile Fransa’nın en prestijli Grand Prix de Litterature Policiere ödüllerine layık görüldü.Kitabın ayrıca Clint Eastwood’un yönetip oynadığı filmi de mevcut.Benim Connelly kitapları içinde açık ara favori kitabım.Bu seriyi keşke bu kadar çabuk bitirmeseymiş.

FBI ajanı Terry McCaleb kalp sorunları yüzünden görevinden ayrılmış ve daha yeni kalp nakli ameliyatı geçirmiştir. Doktoru kesinlikle yorulmaması,her türlü gerginlikten uzak durmasını söylemiştir.Yaşadığı tekneye Graciela Rivers adında bir kadın gelir ve ondan kız kardeşi Gloria’nın katilini bulmasını ister.Gloria’nın kalbi McCaleb’e takılmıştır.Bu işlere bulaşmak istemeyen eski ajanımız kendini bu olayı soruştururken bulur.

Dediğim gibi daha önce Hile’yi okuduğum için karakteri tanıyordum ancak bazı olayları şimdi daha iyi anladım ve karakteri daha çok sevdim.Yazar Kan Bağı ile abartıdan uzak ,son derece insani özellikleri olan yeni bir karakter yaratmış. Soluksuz okudum.


28 Eylül 2016 Çarşamba

ŞAİR - MICHAEL CONNELLY

Sonbahar gelmişken bu arada okuduğum Conelly kitaplarını bloğa eklemek istiyorum.Her ne kadar Şair,Connelly sıralamalarında seri dışı olarak yazılsa da,aslında değil ve hem Bosch hem de McCaleb’in ana karakter olduğu bazı kitaplarla da ilişkili. 

Farklı yayınevlerinde çıktığı için basım yılları orjinallik göstermeyen Connelly kitapları maalesef okuyucuyu yanıltıyor.Okumak itiyorsanız ,Şair’i McCaleb serisinden önce okumanızı öneririm.

Hile’de karşımıza çıkan gazeteci Jack McEvoy’la aslında daha önce Şair’de ana karakter olarak tanışmam gerekiyordu.Dramatik cinayet haberleriyle ünlenen McEvoy’un ikiz kardeşi seri cinayetler işleyen bir katil tarafından öldürülür.Katil, kafasını çözemediği cinayetlere takan dedektifleri seçmekte arkalarından Edgar Allan Poe’dan şiir dizeleri bırakmaktadır.McEvoy Şair denen katili araştırmaya başlar. Federal Büro ajanlarından Rachal Welling bu araştırma sırasında en büyük yardımcısıdır. Kendisi daha sonra Darboğaz’da tekrar karşımıza çıkacak bu sefer Bosch’la birlikte başka bir macerada olacaktır. 

Şair,Connelly'nin en sağlam kitaplarından biri.Akıllıca kurgusu bize son derece tatmin edici bir polisiye hikaye veriyor.Hele sonu şahane.Mutlaka okuyun.

27 Şubat 2015 Cuma

SON HÜKÜM - MICHAEL CONNELLY

Polisiye grubuyla her ayın 15'inde bir kitap seçip okuma kararı aldık. Son Hüküm çoğumuzca uzun zamandır beklenen aslında bir ara kitaptı. Ben de sırayı bozmuş oldum ama Harry Bosch’tan çok Mickey Haller ağırlığında  ilerlediğinden çok da fark etmedi.Hatta bir ara sahneye McEvoy bile girdi Ama o da Bosch gibi geri planda kaldı. Bu Haller serisinin ikinci kitabı.Benim henüz okumadığım Güneşin Karanlığında ‘da geçen sebeplerle ara verdiği  avukatlığa bu kitapta geri dönüyor.

Haller döndükten sonra ,öldürülen meslektaşı Vincent’ın dava dosyalarını üstlenmek zorunda kalır.Müvekillerinden biri de ünlü bir film yapımcısı Walter Elliot’tır. Elliot karısını ve sevgilisini öldürmekle suçlanmaktadır ; tüm gözler bu davanın üzerindedir.Dava süresince Haller’in duruşma salonunda jüriye karşı zekasını konuşturması inanılmaz keyifliydi.Dediğim gibi keşke Bosch biraz daha ön planda görünseydi tadından yenmezdiJ


Mart 15’de Cody McFadyen’in Gölge Adam’ını okuyacağız. Katılmak isteyenleri bekleriz J


19 Aralık 2014 Cuma

KEMİKLER ŞEHRİ - MICHAEL CONNELLY

Bir yıl daha bitiyor olumsuzlaması yerine,yeni bir yıl geliyor nasıl heyecanlı ve beklenti doluyuz (tamamen yalanJ)dilemması içinde son postun üzerinden neredeyse bir ay geçmiş;ben kafamda binlerce ıvır zıvırla bir türlü hiç bir şeye odaklanamadığım,yazdığım onlarca taslağı bile derleyip ortaya çıkaramadığım,okuduğum kitapların başlıklarını yazıp altını bir türlü dolduramadığım bir de bunları eksik bıraktığım için suçluluk hissettiğim günlerden geçiyorum.

Hiçbir yerde bulamadığım için arkadaşımdan ödünç alıp okuduğum Kemikler Şehri'ni bitirip iade ettikten sonra Nadir Kitap'a düştüğünü görünce hiç düşünmeden sipariş ettim.Connelly ve Mankell kitaplarını toplayabilmek için ciddi mesai harcıyorumJ
Bu arada çok güzel bir şey daha oldu. Aylardır aradığım Ölümünün Karanlık Yüzü’nü Eskişehir’de bir sahafta buldum.Telefonla konuştuğum İtalik Sahaf çok yardımcı oldu;kitabımı hemen kargoladılar.Bu kadar arayıp,heyecanla beklediğim kitabımın kapak kondisyonu kötüydü ama ben seriye başlayabilme sevinciyle çok önemsemedim.
Kemikler Şehri konu itibariyle daha önce okuduğum Connelly kitaplarına göre daha ürkütücü ve üzücüydü.Hollywood Hill sakinlerinden yaşlı bir doktorun köpeği yürüyüşten bir kemikle döner.Doktor bunun bir insana ait olduğunu anladığında Harry Bosch olaya el atar. Kemikler,iyileşmiş kırıklarla ve ameliyat izleriyle dolu bir çocuğa aittir ve yirmibeş yıl önce gömülmüştür.Bosch kimliği bile bilinmeyen bu çocuğu araştırmaya başlar.
Kitabı okumaya başladığımda eninde sonunda Bosch'un bu olayı çözeceğini biliyordum ancak olay akışında dedektifin hislerini,çocuğun 25 yıl önceki halini öyle elle tutulur şekilde veriyor ki yazar, bunu sadece bir katili kovalama kitabı olarak göremiyoruz.Bence okurun psikolojisine tesir etmeyi çok iyi beceriyor.

7 Kasım 2014 Cuma

HİLE - MICHAEL CONNELLY


Ana kahramanımız dedektif Harry Bosch’un dışında bir karakterimiz daha var artık; hatta bu kitapta daha fazla öne çıkmış. Terry Mc Caleb . FBI'in önde gelen profilcilerinden biriyken sağlık sorunları nedeniyle bu işleri bırakmış,Catalina Adasında karısı ve kızıyla yaşıyor. 
Edindiğim Bosch sıralamasında gelmesi gereken kitap buydu fakat o kadar çok Mc Caleb flash back i ve eskiye atıf  vardı ki acaba  öncesinde bir kitap daha mı var diye düşündürttü.
Connelly’nin resmi internet sayfasına baktığımda benim sıralamam Bosch serisi için doğru ancak Mickey Haller serisi dışında başka serileri de varmış.
Terry Mc Caleb’in ana karakteri olduğu 3 kitabı listelemişler. Kan Bağı ,Hile ve Darboğaz olarak çevrilen Narrow.Dolayısıyla Mc Caleb karakterini ve hikayesini anlamanız için Hile’den önce Kan Bağını okumanızı tavsiye ediyorum .O kitapta mesleği neden bıraktığı,şimdi içtiği o ilaçlara nelerin sebep olduğu anlatılıyor.Ben bilmediğimden Hile'yi okumuş bulundum.
Clint Eastwood ‘un hem başrolünü oynadığı aynı zamanda yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği  "Blood Work" Kan Bağı’ndan uyarlama. Connelly,Hile olarak çevrilen A Darknessmore than Night’ da Bosch ve Terry Mc Caleb’i buluşturup büyük bir başarı sağlıyor. Los Angeles Times gazetesi tarafından 2001 yılının en iyi romanı seçiliyor.
Bir film yönetmeni ilişki kurduğu oyuncusunu öldürmek ve olayın intihar gibi görünmesini sağlamakla suçlanır.Tutuklamayı Bosch yapmıştır ve davanın asıl tanığı olarak medyanın gözü önündedir.
Bu arada eski bir arkadaşı Terry Mc Caleb’e incelemesi için dosyayı getirir. İşin içine daldıkça katilin yönetmen değil Bosch olduğunu düşünen Mc Caleb  sadece okuyup fikir  vereceği davayı bırakamaz ve Bosch’u araştırmaya başlar.
İki çok zeki bulmaca çözerin bir arada olması inanılmaz keyifli olmuş.Karşılıklı zeka oyunu oynuyorlar. Böylece seriye de bir hareket gelmiş.

6 Kasım 2014 Perşembe

MELEKLERİN UÇUŞU - MICHAEL CONNELLY

Angels Flight, Harry Bosch serisinin yazılan altıncı kitabı olmasına rağmen Türkçeye çevrilen ilk kitabı.Ben bu yüzden seriye geç başlamayı avantaja çevirdiğimi düşünüyorum.Çünkü çok kritik noktalar ve isimler önceki kitaplara bağlanıyor.Önce bu kitabı okuyanlar sonrasında mutlaka kafa karışıklığı yaşamıştır.Hala okumayan varsa tavsiyem serinin sırayla okunması.Öte yandan İnkılap ve Altın Kitapların çevirilerini karşılaştıracak olursam İnkılap çevirilerinde çok fazla basım hatası ve anlam düşüklüğü var. Okumayı gerçekten zorlaştırıyor.Altın Kitaplardan çıkanları daha hızlı okuduğumu varsayarsam sorun Connelly’de değil çevirilerde J
Kitaba dönersek temposu yüksek hikaye her polisiye severi tatmin edecek örgüde.Hem toplumsal olaylara,politik tavırlara rahatsız etmeden dokunuyor hem de olayın geçtiği şehir arka planda çok iyi resmediliyor.Bence Connelly bu konuda çok başarılı.

Howard Elias'ın cesedi Los Angeles şehir merkezinde servis yapan Angels Flight'ın vagonlarından birinde bulunur. Elias, polis departmanında yaşanan işkenceler, suçlulara karşı ölçüsüz şiddet, ırkçılık gibi davalarla ünlü olmuş siyahi bir avukat. Öldürüldüğünde ise 12 yaşında bir kıza tecavüz edip öldürmekle suçlanan Michael Harris’in davasıyla ilgilenmekte.Harris de gözaltında polis şiddetine uğramış bir siyahi ve Bosch onun suçlu olduğundan emin.

Dedektifimiz ekibiyle birlikte olaya el attığında sokaklar savaş alanına dönmeye başlamıştır bile. Toplumun tepkisini azaltmak için ya bir polis kurban verilecektir ya da acilen katil bulunacaktır. Bu arada 1 yıl önce evlendiği Eleanor’la zor zamanlar geçiren dedektifimizin duygusal hayatı da epey karışık.

Meleklerin Uçuşu en zor okuduğum –kesinlikle çeviriden- ama en çok beğendiklerimden biri oldu diyebilirim.Şu an baskısı yok ben www.nadirkitap.com'da bulup aldım .

28 Ağustos 2014 Perşembe

BAGAJDAKİ CESET - MICHAEL CONNELLY


Bagajdaki Ceset,Hile ve Kemikler Şehri’nin baskısı tükenmiş , aradığım hiçbir sahafta da yoktu.Ne GG’de ne de Nadir Kitap’da bulabildim. Mecburen sırayı bozacağım diye üzülüyordum ki Connelly’nin bütün kitaplarını yalamış yutmuş koleksiyoner bir arkadaşım “bende var göndereyim” dedi. Nasıl sevindiğimi siz tahmin edin. Benim bulabildiklerimle beraber serinin 12 kitabını garantilemiş oldum.J

Harry Bosch, Los Angeles Polis Merkezi'ndeki görevine tekrar başlamıştır. Hollywood’dan başarısız bir film yapımcısı arabasının bagajında ölü bulunur. Mafyanın bagaj müziği (Trunk Music – kitabın orijinal ismi de bu ) dedikleri türden bir cinayet işlenmiştir. Harry cinayetin izini sürerken yolu Las Vegas’ta haraç toplayan ve kara para aklayan bir mafya ile kesişir.
Şunu açıkça söyleyebilirim ki ben Bagajdaki Ceset’i beğenmedim. Hatta Kara Buz’a haksızlık ettiğimi düşünüyorum çünkü onda kitap bir süre sonra hem hareket kazanmıştı hem de sonu hiç ummadığım şekilde bitmişti. Neyse bu kitabın sürpriz ismi de ilk kitaptan Eleanor Wish.Harry ona karşı hiç de boş değil J


27 Ağustos 2014 Çarşamba

SON ÇAKAL - MICHAEL CONNELLY


Ve sonunda...J Harry gibi bir dedektifin annesinin katilini bulmamış olmasını yadırgıyordum ki Connelly, Son Çakal’da hikayeyi bunun üzerine kurmuş.
Harry zor günler geçirmektedir,hayatı alt üst olmuştur.Sylvia onu terk etmiş,evi depremden hasar görmüş,yanında çalıştığı komisere saldırdığı için görevden uzaklaştırılmıştır.Çok içmekte ve psikolojik danışma almaktadır. Bu arada onu en çok rahatsız eden,hayatını şekillendiren olayla ilgilenmeye karar verir. Şimdiye kadar elini süremediği dosya,annesinin cinayet dosyasıdır.
Bu hikayede Connelly, polisiye bir serüvenden çok Harry’nin ruh haline odaklanmak istemiş sanırım çünkü katil tahmin edilecek biriydi. Daha çok onun duygusal yönünü ön plana çıkarmış. Şimdiye kadar cool bir görünüm sergileyen dedektifimiz,annesiyle ilgili flash-back ler yaşıyor,Sylvia’yı çok özlüyor. Bu arada bakalım tanıştığı Jazz la ilişkisi gelişecek mi? 

19 Ağustos 2014 Salı

BETONDAKİ SARIŞIN - MICHAEL CONNELLY

Okuyup da yorumlamaya fırsat bulamadığım sıradaki Connelly kitabı yani serinin üçüncü kitabı Betondaki Sarışın.Yazarımız neredeyse her sene bir kitap yazmış.94 yılının payına da bu düşmüşJ
Kurbanlarını öldürdükten sonra makyaj yaptığı için Bebekçi olarak adlandırılan bir seri katili öldürdüğü için dedektifimizin başı dertte. Mahkemede kendini aklamaya çalışırken bu arada betona gömülü sarışın bir kadın cesedi bulunur. Cinayetin işleniş tarzı ve ipuçları Bebekçi’yi işaret etmektedir. Fakat bulgular cinayetin Harry’nin onu öldürmesinden sonra işlendiğini göstermektedir.
Bu arada karşı tarafın avukatı  Chandler mahkemeye öldürülen katilin Bebekçi olamayacağına dair bir video sunar. Bu durumda Bosch yanlış kişiyi öldürmüş,asıl katil tekrar cinayet işlemeye başlamıştır. Dedektifimiz bir taraftan Chandler ile mücadele ederken diğer taraftan vicdanını rahatlatmak için katilin peşine düşer.
Bu kitapta karşımıza sürpriz isim Sylvia Moore çıkıyor.Sylvia bir önceki kitaptan Cal Moore’un karısıydı. Cool dedektifimizin artık romantik bir ilişkisi var.  Sonraki kitaplarda bu ilişki devam edecek mi göreceğiz.
Şimdilik okuduğum en keyifli Harry Bosch hikayesiydi.Hem mahkeme sürerken hem de cinayeti çözerken tempo hiç düşmedi.Ben de heyecan içinde iki günde okuyup bitirdim.  

18 Ağustos 2014 Pazartesi

KARA BUZ - MICHAEL CONNELLY

Connelly kitaplarına Harry Bosch serisinin ikinci kitabı Kara Buz ile devam ediyorum. Çoğu Connelly fanının aksine bu kitap için kaptırıp gittim diyemem J.Şimdiye kadar okuduğum 5 kitabı arasında kitaba en zor girebildiğim bu oldu.Ancak sonu en sürprizlisi de buydu.Dolayısıyla tümden negatif bir yorum yapamam,kitabın ikinci yarısı benim için daha hızlı ve heyecanlıydı.
Kara Buz Meksika'da imal edilen eroine başka şeyler eklenerek yapılan bir çeşit uyuşturucu. Los Angles narkotikten Cal Moore otel odasında cebinde bir intihar mektubuyla ölü olarak bulunur.Yasa dışı işlere karıştığından dolayı intihar ettiği düşünülürken Harry Bosch elindeki başka bir cinayet davasına Cal Moore’un baktığını öğrenir; hikayeyi incelemeye aldığında cinayet ihtimali üzerinde durmaya başlar.Bağlantıları bulmak için Moore’un büyüdüğü ve KaraBuz’un geldiği yere Mexicali’ye gider.
Bu kitapta Bosch’u daha fazla tanımaya başlıyoruz. Vietnam’da Tünel Faresi olarak görev yaptığını zaten bir önceki kitabında öğrenmiştik. Ciddi bir sigara tiryakisi,kadınlarla ilişkileri çok başarılı değil,küçükken annesinden alınıp çocuk yurduna verilmiş.Annesi fahişelik yaparken öldürülmüş.Babasının kim olduğunu bilmiyor,bu zamana kadar merak edip araştırmamış ancak bu kitapla babasının kim olduğunu ve üvey erkek kardeşini öğreniyoruz ki bu kardeş Connelly kitaplarının da ilerde sürpriz ismi olacak.

Dediğim gibi tüm kitabı soluk soluğa okudum diyemem ikinci yarısı benim için daha keyifliydi ve sonunu çok zekice bağladı. 

21 Temmuz 2014 Pazartesi

TÜNEL FARELERİ - MICHAEL CONNELLY

Sonunda ben de Harry Bosch ile tanıştım hatta kendisini bu yılın yaz aşkı ilan ettim. Pek bir muhabbetteyiz görmeniz lazım J Şimdiden dört kitabı bitti bile.
Pek yüz vermediğim polisiyeye bu yıl Kitap Ağacı dostlarımın önerileriyle ben de fırsat vermeye başladım.Hem böylece yılbaşı kararıma uyarak okumadığım yazarlarla ve türlerle de tanışmış oluyorum. Etrafımdaki pek çok okurun yıllar önce çoktan keşfettiği geniş hayran kitlesine sahip Michael Connelly’i de bendeniz ancak bu yıl okuyorum işte J
Michael Connelly 1992 yılında Tünel Fareleri ile Harry Bosch ‘a hayat verir ve yıllarca basıldığı her ülkede geniş hayran kitlesine sahip olacak best-seller seriye başlamış olur.
15 yy. ressamı Hieronymus Bosch’a atfen isimlendirilen dedektifi türe meraklı arkadaşlar bol bol incelemişler yazmışlar .Peki ben neden beğendim?Her şeyden önce yaratılan karakter mükemmel değil. Arızaları olan karakterler daha inandırıcı geliyor bana.
Yazarın kitapları kronolojik olarak basılmamış dolayısıyla eski okurların önce diğer kitapları okuyup geri dönüş yapması biraz kafa karışıklığı yaratmış. En azından Tünel Fareleri ile başlayabilmem benim için bir avantaj oldu.Devam kitapları için maalesef bir kısmının baskısı yok sabırla sahaflardan toplamaya çalışıyorum ancak bulmak çok güç olacak sanırım.Kitaplarda bir devamlılık var. Bir yan karakter diğer kitabın ana kahramanı olabiliyor. Geriye dönük atıflar yapıyor.O yüzden kronolojik okumak iyi olacaktı..
Tünel Farelerine gelirsek (Black Echo) bu çok zeki,jazz ve bira sever,ilişki özürlü dedektifimizin Vietnam'da tünel faresi olarak görevlendirildiğini öğreniyoruz.Kendisi gibi tünel faresi bir arkadaşının ölümü üzerine işlenen bu cinayeti nasıl çözer,ip uçların birbirine nasıl bağlar heyecan içinde okuyoruz. Ben kitabı elimden bırakamadım 2 günde bitti. Bir sonraki sayfada ne olacak diye merak ede ede uykusuz kaldım J
Sonrasında okuduğum Kara Buz  ve Betondaki Sarışın başka bir yorumun konusu olsun. Bu hafta bir fidan daha yapıp Son Çakal’ı okuyacağız. Benim gibi hala Harry Bosch’la tanışmamış olan varsa bir an önce tanışın derim.