Faruk Duman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Faruk Duman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2018 Pazartesi

İNCİR TARİHİ - FARUK DUMAN









İncir Tarihi Kitap Ağacı Devrialem Kulübü'nün 20 ülkeden şeçilmiş ilk kitabıydı.

Faruk Duman’ın daha önce Köpekler İçin Gece Müziği’ni okumuştum. Orada o masal atmosferini gene hissetmiş,ormanı ve hayvanları sanki birer roman kahramanı gibi okumuştum.O anlatım biçimini İncir Tarihi nde de hissediyorsunuz.

Her şeyden önce yazım uslubu kendine has.  Eski kelimelerle oynamış.
Metaforlar,mitolojik karakterler:biraz gerçek üstü biraz binbir gece havası var.  Mastarlı cümleleri yada özne vurguları çok belirleyici.

Doğrusu biz küsmekliği kavukludan öğrenmişiz.  Ümmiktir ki … Bir şey yapmaklığımın söz konusu olmadığını…böyle bir dil kullanıyor Faruk Duman.

Yada bir duyguyu anlatırken  onun vuruculuğunu belirtmek için kullandığı kelimeler ;Korku korkmuş…Didik didik didiliriz gibi.
Karanlıkta balıkların soluk alıp verişlerini duyuyordu….

Nevşehirli İbrahim’in Burunnamesi güzeldi mesela. Uslup Oktay İhsan Anar'ı anımsatıyor hemen.

Kitapta sufilerin bir ağacı yada bir hayvanı asla yalnızca bir ağaç yada hayvan olarak görmediğini bunları Allah’ın yeryüzündeki işaretleri olarak gördüklerini belirtiyor.

Faruk Duman’da nesneleri sadece nesne olarak görmüyor. Onlara bir kişilik yakıştırıyor.

"Sonra irili ufaklı kuşlara her biri yedi canlı piyade gibi ölümsüz kaplanlara tilkilere fillere yılanlara börtü böceğe haber salarak kendi askerlerini de silahlandırarak cümlesini Rumeli’nin uçsuz bucaksız  ovasında topladı.”
“Bozkıra öyle bir feryat ettim öyle yalvardım ki bozkır efendi bana acımakla sanırdın bunu kendi eliyle tutup kaldırdı gel aradığın şey buradadır dedi”…
“Kol da bunu duyunca olmaz demedi parmaklarını açıp yüzüğü bize verdi”… gibi

 Hayvanlara,doğaya,insan uzvuna,hançerlere kadar hepsi kitabın karakteri içinde yer alıyor

Ana karakter Zeyrek’in kitap boyunca çocukluktan ilk gençliğe geçişini kendini varlığının farkına varmasını görüyoruz.  Aşık olduğu kadının adı Kelime Hatun. Gence’li bir şairle kelimelerin niteliğini tartışıyor. Hikayeninin  halkası Kelime’ye kavuşunca   tamamlanıyor. İnsanın anlam arayışı gibi.

Ümmik’e Beberuhi der mesela. Karagöz ‘ün kısa boylu matrak karakteri. Aslında bir süper kahraman.Zeyrek’i defalarca kurtarıyor. Tas sadık bir hayat arkadaşıdır.Sevilendir,korunandır

Benim de katıldığım en güzel cümlelerden biri “Yurt dediğimiz şey kokudan ibarettir ve biz aslında kendi yurdumuzu bu kokuyla tanırız”. Muhtemelen çoğumuz için çocukluğumuzun kokusu İncir kokusudur. Üsküdar’da büyümüş biri olarak ayrıca anlamlıydı. Hele de okurken evden çok uzaktayken.


31 Mayıs 2016 Salı

Köpekler İçin Gece Müziği - FARUK DUMAN

Bu kitabın ismi o kadar hoşuma gidiyordu ki,evde okunmayı bekleyen başka Faruk Duman kitapları olmasına rağmen gidip bunu aldım.

Kitap bir karı kocanın geçirdikleri trafik kazası sonucu bir avcı tarafından uçuruma düşmekten kurtarılıp ormanın içindeki kulübeye getirilmeleri ile başlayan tuhaf durumları anlatıyor.Kitap çok kısa,zaten tüm konu da 24 saatten kısa bir sürede geçiyor.Ancak bu kısalığa rağmen etkisi çok yoğun ve karanlık diyebilirim.

Simgeler ve metaforlarla ilerleyen anlatımda Avcıatmaca'nın atı,şahini,sakat köpekleri başlı başına birer roman kişisine dönüşüyor,orman hepsinin üstünde canlı bir varlık ve dinmeyen yağmurla okuyucuyu  bu tekinsiz atmosferin ortasına bırakıveriyor. Karanlık ormanı,sisi,yağmuru,öyle güzel tarif ediyor ki pastoral resim önümüzde canlanıyor. En son böyle gerçeküstü,etkileyici bir orman tasvirini Sahilde Kafka'da  okumuştum.

Öte taraftan gerçek kişiler kulübede yaşayan hayaletler gibi. Avcının karısı kendisini alıp götürmesi için Hızır'ı bekliyor. Kötücül karakter avcı, sakat köpekleri topluyor ama aç bırakıyor. Dövdüğü çocuğun çığlıklarıyla büyülenen bu köpekler de,aslında gerçek dünyada karşılığı bulunan metaforlar.

Her ne kadar roman, kara bir masal havasında geçse de gerilim, kitabı bir korku-roman beklentisine de sokuyor,gene de masalsı öğeler fantazyadan değil insan doğasından beslendiğinden bir masaldan çok gerçek bir hikayenin içinde hissediyoruz kendimizi.Tarzı biraz Yere Düşen Dualar'ı anımsattı bana ;çok beğendim.