Herhalde daha sıkı bir
polisiye takipçisi olsaydım bu kitap bana son derece hafif gelirdi ama ben
kendimi o kategoriye koymadığım için Rüzgar,Kan ve Kelebek’i sevdim.Hem şöyle
sulu sulu olmayan konuların içine yedirilmiş romantizmi seviyorum ne yapayım J
Ayşe Akdeniz’in kitaplarını daha
önce Ateşle Tango’da bahsettiğim gibi bulmak güç. Ben gitti gidiyor‘da ki
sahaflardan sipariş ettim.
Ateşle Tango aslında yazarın
basılmış son kitabı fakat ben bilmediğimden önce onu okumuştum. Rüzgar, Kan ve
Kelebek ‘te konu arkeolog Rüzgar’ın etrafında kurgulanırken, Ateşle Tango’da, Rüzgar
yardımcı karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Gelelim bu türü sevenlere niye
hafif gelebilir konusuna. Öncelikle yazar, karakterin kadınlığını fazla ön
plana çıkarmış. Yaşlı komiserimiz hariç kitaptaki bütün erkekler tarafından
arzulanan ve bir şekilde ilişki yaşamış/yaşayan bir kadın. Dolayısıyla bu kadar
tesadüf konuyu inandırıcılıktan uzaklaştırıyor. Onun dışında geçmişle arasındaki telepatik
bazı çağrışımlar, rüyalar, kanlı canlı giden bir polisiye kovalamanın ortasında
fazla fantastik kalmış.Ancak benim gibi yeni yeni polisiye okumaya başlayanlar için okuması son
derece keyifli , hem romantik hem hızı yüksek bir hikayeydi.
Arkeolog Rüzgar yurtdışı
araştırmalarından doğduğu yere Yeşilköy’e (kendi deyimiyle Ayastefanos’a) döner
ve Rum bir ailenin evinde kiracı olarak kalmaya başlar. Bir gece arkadaşıyla
gittiği barda bir cinayet işlenir ve kendini bir anda olayların içinde bulur. Konuyla
ilgili daha fazla ayrıntı vermeyeceğim ama bu türden hoşlanıyorsanız Ayşe
Akdeniz’in kitaplarını bulursanız kaçırmayın derim.