Yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2015 Salı

Hindistan'dan Bir Yayınevi- ZUBAAN ve Urvashi Butalia

Zubaan,Hindistan’ın ilk feminist yayınevi olarak Kali for Women’ın devamında kurulmuş, bağımsız ve kar gütmeyen bir oluşum.Hem akademik litaratür, hem genel yayınlar yapıp kadınlar için ve kadınlar tarafından yazılmış kitapları basıyor,çeşitli projeler üstlenip kadın sorunlarına dikkat çekiyorlar.
Zubaan,doğrudan İngilizce yazan yada İngilizce’ye çevrilen Güney Asya kadın yazarları konusunda çok güçlü.Romanlar dışında biyografiler,popüler tarih,kadın hareketleri,eğitim,sağlık,insan hakları,eşcinsellik gibi pek çok konudaki kitabın basımını üstlenmiş.Basımevi aktivitesinin Zubaan için bir kar amacı yok.Feminizm ve kadın hareketine yakın durmak,projeleri araştırmak ve sosyal hizmetler sağlamak aslında asıl amaçları.
Zubaan Hintçe’de dil,ses yada lisan anlamına geliyor.Genel kullanımı kadınların sohbeti,dedikodusu yada çok konuşan kadını küçük görmek için kullanılıyor.Virago’yla ilgili araştırma yaparken de anlamının cadaloz-şirret olduğunu öğrenmiştim.(burada)  Zubaan bu ifadeden çok gurur duyuyor. Sessiz ve marjinalleştirilen ,diğerleri tarafından duyulmayan o sese, sahip olduğu sesi geri verdiklerini düşünüyorlar.
 Ritu Menon
Urvashi Butalia
1984 yılında Urvashi Butalia ve Ritu Menon Kali for Women’ı kurar. O zamandan bu yana Güney Asya’daki kadın yazarları,feminizm ve cinsiyet üzerine yayınlanan kitapları basmada tek egemen olurlar. Vandana Shiva, Uma Chakravarti, Vina Mazumdar, Radha Kumar gibi şöhretli yazarlar ve aktivistlerle devam ederler.
 Vina Mazumdar
Radha Kumar
Vandana Shiva
Kurulduktan yaklaşık 20 yıl sonra yayıncılıktaki kadın hareketindeki desteği artırmak için  2004 de Zubaan’ı Urvashi Butalia yönetiminde hayata geçirirler.2008’de Zubaan,insanların içeriye çekinmeden gireceği sıcak bir ortam yaratılarak Hauz Khas Enclave’den Shahpur Jat’a taşınır.Shahpur Jat bir çok dükkanın, kafenin ve evin olduğu bir pasaj. Kendine yol bulup gelen inek, kedi ve köpeklerle paylaşıyorlar burayı.Herkese açıklar,Urvashi "kitapların arasında kahve içmek ve çikolatalı muffin yemek isterseniz burası doğru yer" diyor.Kapısında koruması,görevlisi olmayan,sokakta çocukların oynadığı bir yer;ama tüm dünyaya seslerini duyuran çok güçlü kadınlar var burada.
Urvashi’nin feminist kökleri çocukluğuna uzanıyor.1952 Pencap doğumlu,kumar sorunu olan bir baba ile aile büyüklerinin ve akrabaların sürekli bir arada olduğu geleneksel bir ailede büyüyor.Erkeklerin önce yemek yediği,kadınların kalanlarla ve daha az beslendiği bu yapı Hindistan’da çok yaygın.1970’lerin politik çatışma ortamında Delhi Üniversitesi’ne gidiyor.1967 'de Naxalbari’deki köylü isyanı Batı Bengal ve Hindistan’ın geri kalanına sıçrayınca kampüs politik çatışma alanına dönüşür.Birçok sol grup, halk isyanına destek verirken,Hindistan Kadın hareketi de bu arada hızlanır.Öncelikle üniversite ortamı ve temel gereksinimleri üzerine çalışmalar yaparlar. Erkek öğrencilerin her daim tolere edilen davranışları ile onlara ayrılan geniş yatakhaneleri, ulaşımları sorgulanmaya başlanır.Yapılan seçimler sonucu kızlara korkmadan,tacize uğramadan yolculuk edebilecekleri,kampus dışına çıkabilecekleri bir otobüs ayrılır. 
Urvashi ve onun dönemi, Vina Mazumdar, Leela Dubey, Lotika Sarkar, Vimla Farooqui gibi aktivist,akademisyen ve düşünürden etkilenir.
 Uma Chakravarti
Lotika Sarkar
Leela Dubey
Delhi’de az çeyizle evlenen kadınların gördüğü muamele için hukuksal mücadele verirler.Urvashi’ye şimdi imkansız görünen bütün kampanyalar internetsiz,telefonsuz yürütülmüş.Kadınların birbirlerine yazdıkları mektupları otobüslerle başka şehirlere gönderirlermiş.1974 de bilim insanı Vina Mazumdar, Kumud Sharma ve CP Sujaya dönüm noktası olacak bir rapor yayınlar.”Eşitliğe Doğru”. Kadınların doğrudan adreslerine gönderilen bu ilk posta sonraki yıllar için de model teşkil eder
Kadınların olmadığı bir dünyada yayımcı olmayı hayal etmek zaten imkansız olduğundan Urvashi yüksek lisansını bitirdiğinde kadınlara uygun bir meslek olan  öğretmenlik yapmayı düşünür. Fakat hayalim beni önce basımcı yaptı diyor. Önce arkadaşları için politik broşürler basar,sonra Eski Delhi’de etrafında pek çok yayınevinin ve ikinci el kitapçının olduğu Oxford University Press’e katılır.OUP’nin İngilizce serilerini Hint okullarına uygun hale getirmek için bazı değişikliklere ihtiyaçları vardır. Bir ressam sarı saçları siyaha boyayıp,çift katlı otobüsleri tek kata çevirirken o da  John ve Marry isimlerini Ram ve Sita olarak değiştirecektir.Birkaç ay sonra yayıncılığı çok sevdiğini anlar.
Sonra daha gerçek bir işte, üretimde çalışır,Mayapuri’deki basım evlerini gezer.Sektörün saygın isimlerinden ve asla kadın çalıştırmayan Thomson Press, Rekha Press 20’lerindeki Urvashi’yi etrafta istemezler.Ancak patronu Adrian Bullock öğrenebildiği kadar öğrenmesi için ısrar eder.Mürekkep kokusunu ve ellerini kirletmeyi seven Urvashi ,ML Gupta-Indraprastha Press gibi veteranlardan takdir görmeye başlar ve sonunda ona usta derler.Sonraki patronları Charles Lewis ve Ravi Dayal ona daha eşitlikçi davranır ve yardım ederler.Zamanın çoğunu Eski Delhi’nin kağıtçılarında-Chawri Bazzar’da geçiririr. Sonraki röportajlarında "bu 6 yıl bana çok sağlam bir başlangıç verdi" diyecektir.
Geriye baktığında erkek patronları çok yardımsever olmalarına rağmen,onlardan öğrendiği sınırlıdır.Kadın sorunlarıyla ilgili konuyu açtığında patronlarından biri “fakat kadınlar ne yazar” diye sorar. Eğer onlar kadınları yazar olarak görmüyorsa ben de kendim yaparım diye düşünür.
O dönemde politik ortam çok serttir.Urvashi Londra’ya gider.Hindistan'da temel haklar askıya alınmakta,medya sansürlenmekte,demokratik özgürlükler kısıtlanmaktadır.OUP ile Mehraulide’deki çiftliklerdeki işçileri,haklarını istemeye cesaretlendirecek çalışmalar yaparlar ki bu çifliklerin pek çoğu Gandhi’ye aittir.1976 da Hindistan’a döner ve uçaktan iner inmez tutuklanır.Bir kaç ay ceza evinde kalır.
1976 da Vina Mazumdar’ın br araya getirdiği 18 kadınla beraber Urvashi İngilizce olarak basılan Hindistan’ın ilk feminist dergisinin  bir parçası olur. Fakat deneyimsizlik ve bazı problemler yüzünden bu birliktelik kısa sürede sona erer.Urvashi bu deneyimin çok değerli olduğunu,kadınların kendi başına yapamadığını,bir araya geldiğinde nasıl başarabildiklerini görür.Ancak yavaş yavaş günlük pratiklerle, imtiyaz ve sınıfı anlayarak çalışmak gerekmektedir. 
Urvashi’nin sonraki İngiltere deneyimi Hawaii’ye Fullbright’a giderken olur. Londra’da arkadaşı Zes Books’ a uğrar.Arkadaşı ona sen yüzemezsin, sörf yapamazsın Hawaii’de ne yapacaksın diye sorar ve bu 2 yıl kendisiyle çalışmasını teklif eder.Zes Books politika,kalkınma ve toplumsal cinsiyet üzerine yayınlar yapmaktadır. Bu sürede edindiği uluslar arası yayıncılık deneyimi sonrasında Kali ve Zubaan’da çok işine yarayacaktır.
80'lerin basında Ritu Menon ona birlikte çalışmayı teklif eden bir mektup yazar. Urvashi kafasındaki Kali for Women’ ı hayata geçirmek üzere Delhi’ye döner.
1989’da en favori kitaplarından biri Sharir ki Jaankari (About The Body) basarlar.Kitabın basımı,kadın hareketine yakın durmaları açısından çok önemlidir.Sonrasında Rajistan kırsalından bir grup kadının çıplak ilusturasyonları vücutlarına yapıştırıp yaptıkları eylem çok ses getirir ve 75 kadının adı kapağa basılır.Kitap sadece özel kanallar aracılığı ile hala çok satıyor.
Yoğun yayıncılık hayatının arasında Urvashi çok dile getirilmeyen Hindistan-Pakistan bölünmesini kadınların gözünden yazar.The Other Side of Silence 1998. Damayanti Sahgal, Kamlaben Patel, Basant Kaur gibi isimlerle konuşur,röportajlarını derler. 1947’deki ayrılma 1 milyondan fazla insanın öldüğü, 2 milyondan fazla insanın göç ettiği, 100.000 civarında kadının kaçırıldığı ,taciz gördüğü ,binlerce çocuğun yetim kaldığı çok trajik bir dönem.
2004'de Kali bölünür. Ritu Menon,Women Unlimited’i kurarken,Urvashi’de Zubaan’ı kurar.Çocuk kitaplarına,romanlara,çevirilere,biyografilere ve tarih kitaplarına da yer veren Zubaan'ın daha geniş bir yayıncılık alanı olur.
4 yıl sonra Zubaan kapılarını fırsat arayan yazarlara açar. Baby Halder’ın A Life Less Ordinary best-seller olur ve Hindistan’ın katı sınıf bariyerini aşar.Halder, hizmetçi olarak çalışan çok fakir bir kadındır.Bu kitap ona ev,çocuklarına da eğitim fırsatı verir.
 Baby Halder
Halder hala yazıyor ve Mumbai’de yaşıyor.


Hint Kadın Hareketinin bir diğer renkli,aslında trajik figürü Gulabi-Gang kendi deyimleriyle Pembe Sarililer bir kadın çetesi.Erkek egemen feodal yapının yükünü çeken alt sınıf kasta mensup kadınların gördüğü eziyete,şiddete bir tepki olarak 2006'da Sampat Pal Devi tarafından kurulmuş bugün 20 binden fazla üyesi olan bir topluluk.Eşlerine şiddet uygulayan erkekleri ziyaret ediyor buna bir son vermezlerse bambu sopalarıyla adamı dövüyorlar.



Kendilerini çete değil,adalet dağıtıcı olarak gören bu kadınlar tahıl dağılımının düzgün yapılması,yaşlı dullara maaş ödenmesi,kadın ve çocukların tacizden korunması gibi eylemler düzenliyor hatta rüşvet için elektrik kesen idareyi basıp,elektriği geri açtırabiliyor. Adaletin,hukukun vatandaşlarını koruyamadığı ülkelerde insanların kendi alternatif çözüm yollarını bulmak zorunda olması çok trajik.Bizde de durumlar "kadın" söz konusu olduğunda aynen böyle maalesef....

http://zubaanbooks.com/
http://www.aljazeera.com/programmes/women-make-change/2015/09/turning-page-feminism
http://feministsindia.com/

10 Ekim 2012 Çarşamba

Feminist Bir Yayınevi - VİRAGO


İngiltere'nin ilk feminist yayınevi Virago. 1973'de Carmen Callil tarafından kurulmuş. Öncelikli olarak kadın yazarların kitaplarını yada feminizm üzerine yazmış erkek yazarların kitaplarını  yayınlıyorlar.
Carmen Callil'i Uluslararası Man Booker'ı takip edenler hatırlar. Geçen yıl ödülü Philip Roth’a veren jüride yer alıyordu. Ödülün Roth’a verilmesine şiddetle karşı çıkmış  sonucu değiştiremeyince de seçici kuruldan çekilmişti. Roth'un orta sınıf beyaz erkeklerin cinselliğine ve onların yahudi kimlikleri üzerine sürekli vurgu yapmasını kitaplarında sürekli aynı konuları işlemesini sertçe eleştirmiş ve ödülü hak etmediğini söylemişti.
Philip Roth okumadığım için objektif bir yorum yapamayacağım ama Carmen'in eleştirdiği konular yazarlara çok sattırdığı için bir pazarlama stratejisi olarak kullanılıyor ki Roth'da Amerika'nın yaşayan en büyük yazarları arasında gösteriliyor.

Virago'ya dönersek yayın hayatına bin dörtyüz nüfuslu bir köyde sesleri duyulmayan kadın işçilerin yaşantılarının anlatıldığı Mary Chamberlain’in  Fenwoman'uyla başlıyor  



Ataerkil aile ve toplum yaşantısına, kapitalizmin oluşturduğu eşitlikten yoksun ve cinsiyet ayrımını keskinleştiren sisteme karşı kadınların toplumsal konumuna dikkat çeken bir kitap Fenwoman.1983'de savaş sonrası İngiliz tiyatrosunun en önemli ve yaratıcı kadın yazarlarından biri kabul eden  Carly Curchill'e de ilham kaynağı olmuş ve Curchill Fen adlı oyunu yazmış.
70'ler ve 80'ler boyunca Virago feminizm hareketinde etkili pek çok kadın düşünürün kitabını yayınladı.Asyalı ve siyah kadın yazarları destekledi. Bunlardan Amrit Wilson Finding a Voice:Asian Women in Britain ile Martin Luther King ödülünü aldı.

Sonraki yıllarda pek çok kitap Virago klasikleri arasına girdi.Bir çoğu çok okunanlar listesinde uzun süre liste başı oldu.Kendisi aynı zamanda Hollywood'un ilk siyahi kadın yönetmeni olan 1928 doğumlu Maya Angelou     I  Know Why the Caged Bird Sings ile 1 milyondan fazla sattı.



Lyndall Gordon'ın yazdığı Emily Dickinson'ın biyografisi  Lives Like Loaded Guns , Natasha Walter'ın Living Dolls'u gibi aktivist-provakatif ve non-fiction tabir edebileceğimiz kitaplar , bizim Usta Parmak ve Gece Nöbetinden tanıdığımız Sarah Waters, Türkçeye Büyülü Oyuncakçı Dükkanı olarak  çevrilen kitabıyla ses getiren Angela Carter ,20.yüzyılın Jane Austin'i kabul edilen Barbara Pym ve daha pek çok önemli kadın edebiyatçı Virago yazarları arasında bulunuyor.


Barbara Pym & Angela Carter

 Sarah Waters


Merak edenler için Virago günümüzde cadoloz , şirret veya erkeksi kadınlar için kullanılan bir kelime.
Latince erkek anlamına gelen Vir kelimesinden türemiş.Bu kelimeye İngilizce'de ilk defa İncil'in Latin Vulgate çevirilerinde rastlanmış. Adem'in Havva'ya verdiği bir isim.Erkek gibi güçlü ,kahraman ve savaşçı kadın anlamına geliyor.
14 yy.sonlarına doğru Virago toplumda yeri olmayan kavgacı ve ahlaksız kadınları tanımlamak için kullanılmaya başlanmış.70'lerde feminizm bayrağını taşımaya karar vermiş bu yayınevinin Virago adını seçmesi yüzyıllar içinde kadının toplumsal döngüsüne de bir vurgu olmuş aslında..