SEL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Kasım 2019 Perşembe

BİTKİ MİTOSLARI - DENİZ GEZGİN



Ahraz’ı okuyanlar Deniz Gezgin ismine aşinadır. Arkeoloji eğitimi almış,mitoloji üzerine çalışmalar yapan bir yazar. Bitki Mitosları dışında gene Sel'den çıkmış Hayvan Mitosları ve Su Mitosları kitapları var.

Eski Yunan’da kekik asaletin ve cesaretin sembolü olarak askerlere armağan edilirmiş. Troya savaşının başlamasına sebep olan Helen bu savaş yüzünden çok acı çekmiş ve inanışa göre onun gözyaşlarından güzel kokulu kekik bitkisi çıkmış. 

Bu ara daha çok kurgu dışı, özellikle ekoloji üzerine kitaplar okuduğumdan Bitki Mitosları da ilgimi çekmişti. Kitap adı geçen bitkilerin mitolojideki önemi  ve hikayeleri üzerine tatlı bilgiler veriyor. Başucuna koyup ara ara açıp okumalık.


28 Kasım 2018 Çarşamba

KABUK - ZEYNEP KAÇAR


Zeynep Kaçar’a oyunculuğundan aşina olsak da ilk kitabı Kabuk ile çoğumuzun gönlünü yazarlığı ile fethetti bile. Çeşitli dergilerde eleştiri ve inceleme yazılarının yanında  tiyatro oyunu da yazıyor.

Kabuk kendi iç dünyalarına çekilen üç kuşak kadının hikayesini anlatılıyor. Sebepleri farklı olsa da kayıplar,delilik halleri genetik miras gibi birbirlerine aktarılıyor.Kadını bol,erkeklerinin neredeyse yok hükmünde olduğu hikayenin kadınları travmalarını sakladıkları uğraşlarıyla adeta var olmaya çalışıyorlar.

İsmiyle müsemma bu kitabın kapak dizaynı Sel’in harika işlerine imzasını atan Gülay Tunç’a ait.Kabuk’taki kadınlar da matruşka gibi. 

18 Mart 2016 Cuma

Venedik'te Aşk Varanasi'de Ölüm - Geoff Dyer

Venedik’te Aşk Varanasi'de Ölüm, Sabit Fikir Dergisi’nin yayınladığı 2015’in en iyi 50 kitabı içinden seçip okuduklarımdan biriydi.
İki bölümden oluşan kitap adından da anlaşılacağı gibi önce Venedik’te sonra da Varanasi’de geçiyor.

Serbest gazetecilik yapan Jeff Atman,Londra’daki hayatından ve yaptığı işten sıkılmıştır.40 yaş bunalımlarıyla sanat dergilerine yazılar yazıp,röportajlar yapmaktadır.Bienal için Venedik'e gelen Jeff ile yazar adeta bienal ruhunu ve gerçeklerini bize aktarmış,sanat çevresine dair eleştirileri alttan alta çok iyi vermiş.
Yazarın Bienali ve Venedik’i çok ayrıntılı vermesi mekansal ve sanatsal anlamda konuya uzak okuyucular için pek bir şey ifade etmeyecektir ki mekansal aşinalığım olmasına rağmen bana pek etmedi.
Bizim sanat çevremizde de çok görüldüğü üzere bazı partilerde ve davetlerde görünmenin bir prestij sayıldığı,akşamları tek dertleri hangi davete katılacakları,nelerin ikram edileceği olan bu çevre, içki ikramının bittiği yerden bir başka partiye geçip “sanat” konuşuyor.
Venedik böyle devam ederken;ki sıkılmaya başlamıştım,aşk gazetecimizi buldu.Los Angeles sanat çevresinden Laura ile tutkulu hatta erotik ilişkileri bu bölümü az biraz hızlandırsa da ben Varanasi bölümünü daha çok beğendim.

Bir gezi yazısı için Varanasi’ye gelen gazeteciyi önce Jeff diye okuyordum ki,adının hiç geçmediğini ve farklı biri de olabileceği hissine kapıldım. İki şehir arasını nasıl bağlayacak diye beklerken zaten kitap bitti.Dolayısıyla bölümleri iki ayrı hikaye sayarak tat almaya bakmak daha doğru çünkü iki eski su şehri olması dışında kurgusal bir bağlantıları yok.
Gene de gazetecinin  yavaş yavaş oraya uyum sağlaması ,kendi iç dünyasına dönmesi,varlık ve ölüm üzerinden düşünceleri hergün önünden geçtiği ölülerin yakıldığı ve ibadet edilen gantlar bana hem felsefi hem mistik olarak daha keyifli geldi.

1958 İngiltere doğumlu yazar şu an Los Angeles’da yaşıyor.Cheltam’da bir gramer okulunda ve Corpus Christi College,Oxford’da eğitim görmüş.Yazdığı dört romanın dışında pek çok kurgu dışı kitapları ve ödülleri var. Misafir profesör olarak üniversitelerde dönemsel dersler veriyor.

Romanları;

Paris Trance - Paris Esintisi, Everest Yayınları
The Search
The colour of Memory
Jeff in Venice,Death in Varanasi – Venedikte Aşk Varanasi’de Ölüm ,SEL

Bununların dışında bizde çevirisi olan kitapları şimdilik;

Zona – Rus yönetmen Andrey Tarkovski’nin Staker (İz Sürücü) filminin her planını analiz ettiği kitabı
Bir Hışımla ,Everest Yayınları -  D.H.Lawrence üzerine yazdığı bir inceleme
İçimdeki Yağmur – Hitkitap – Gezi yazısı
John Berger Bir fotoğrafı anlamak- Metis

Listede olmasaydı,yazardan da haberim olmazdı muhtemelen.O yüzden bu çalışmaları yeni yazarları tanımak açısından çok önemsiyorum.

23 Aralık 2015 Çarşamba

NAGAZAKİ - ERIC FAYE

2008 de Fukuoka’da gerçekleşmiş bir olay üzerine çıkan gazete haberinden etkilenerek yazmış bu öyküyü Eric Faye. 
Kim Ki Duk’un Boş Ev filmindeki gibi bir başkasının sizin haberiniz olmadan evinizde yaşadığını düşünün.Meteorolog Shimura San Nagazaki’de bir banliyöde yalnız yaşayan, akrabalarıyla pek görüşmeyen biridir. Evinden yiyecekler  eksilmeye,eşyaların yerleri değişmeye başladığında şüphelenerek eve bir kamera koyar ve gördükleri karşısında şok olur.
Hikayenin olay örgüsünden ziyade kahramanların psikolojisine ağırlık veren Faye bu kısa kitapla 2010 yılında l’academie Française Grand Prix ödülünü almış ve Nagazaki 20 den fazla dile çevrilmiş.
1963 doğumlu Fransız yazarın dilimize çevrilmemiş bir çok roman ,öykü ve gezi yazıları var.Yazar hakkında araştırma yaparken  Somnambule dans Istanbul,isimli (İstanbul’da bir uyur-gezer olarak çevirebiliriz) öykü kitabı olduğunu da gördüm.Umarım bunu bir an önce çevirirler,okumak keyifli olurdu.
Aslında Nagazaki hem korkutucu hem dramatik.Yalnızlığın ve rutinliğin acınasılığını düşünüyorum ki bir adam 1 yıldır evinde yaşandığını anlayamıyor.Öte taraftan çaresizliği düşünüyorum ki bir başkasının evinde yaşama cesareti gösterilebiliyor.Gözümüzde büyüttüğümüz ülkelerde de sosyal adalet ve aile ilişkileri çok parlak değil. Tarihsel travmalar bugünün travmalarını doğuruyor.Ortaya da böyle gerçekliğine inanması zor ilginç hikayeler çıkıyor.

22 Aralık 2015 Salı

Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz - MELİSA KESMEZ

Bu ara okuduğum kitapların yanında Yitik Ülke ve Sel’in novellalarını yada öykü kitaplarını da okumaya çalışıyorum.Birkaç saatte okunan bu kitaplar hem okuma hızımı artırdı hem de çok tatmin edici hikayeler,yazarlar bulduğumu söyleyebilirim.
Melisa Kesmez’i fuarda alıp imzalatmıştım.Onu zaten Sabit Fikir'den,Radikal Kitap’tan çoğumuz tanıyoruz. Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz onun ilk kitabı.25 öyküden oluşan bu kısa kitap genç bir kadın gözünden birinci ağızdan yazıldığından çoğu ilk kitapta olduğu gibi,yazar kitabın içinde çok fazla hissediliyor.Genelde olumsuz olabilecek bu durum bence bu sefer iyi olmuş çünkü yazarın dünyasını da bir anlamda tanımaya yardımcı oluyor.
Her ne kadar röportajlarında öyküler kurgusal dese de anneanne yanında büyümesi,kitabı ona ithaf etmesi,öykülerde geçen ayrı anne-baba,yalnız yaşayan şehirli kadın,kediler,müzikler,okuduğu kitaplar doğal olarak öykülerine de yansımış.Hikayeler samimi,tanıdık,hepimizin yaşadığı-yaşayabileceği olaylar ama genel olarak bir hüzün hakim.Ancak bu hüzün öyle dramatize edilmiş bir hüzün değil.Dolayısıyla okuyucuyu rahatsız etmiyor.

Ben okurken çok keyif aldım,uzun zamandır öykü okumadığım için özlemişim,o lezzetle bir sürü kitap sipariş ettim.

21 Ağustos 2014 Perşembe

KİTAP EVİ - ENİS BATUR


Kitap Evi'ni okumaya başladığımda yarım saat içinde alınacak kitaplar listeme bir sürü isim eklemiştim.
İnanılmaz atıflar isimler altı çizilesi cümleler var. Kısacık bir kitap ama içi öyle dolu ki. Hele deliliğe varan kitap sevgisini ona sahip olma duygusunu anlayanlar için. Ah benim olsa dedirtecek bir kütüphane. Philip Johson'un cam evine benzeyen fütüristik bir mimari..
Enis Batur kitaplar ve kitap tutkunluları için yazmış Kitap Evi’ni. Hikayenin asıl kahramanı da zaten kitaplar ve okuma eylemi. Anlatıcının düşüncelerini bu denememsi aralıklarda okuyoruz.
Enis Bey kendini mi anlatmış yoksa kurgusal bir karakter mi yaratmış bilmiyoruz anlatıcının sadece Enis Batur olduğunu tahmin ediyoruz aslında J bu deneme roman arası kitapta.
Mesleği yazarlık ve yayıncılık olan anlatıcı bir yurt dışı seyahati sonrası kendisine ismini gene bilmediğimiz gizemli birinden “Beyefendi’den” bir miras kaldığını öğrenir. Dragos’ta bir koruluğun ortasında içinde kırk bin civarında kitap olan çok özel bir şahıs kütüphanesi. Bu Beyefendi kimdir neden onu seçmiştir ? Başlarda mirası kabul edip etmeme konusunda tereddüte düşse de kitaba düşkün birinin bunu reddetmesi çok zor olacağından kendini korulukta kitapların arasında bulacaktır.

“Hayatım kitapların arasında ortasında geçti. Birkaçını yazdım, bir çoğunu okudum, okumak için edindim edinmek için elledim sayfalarını karıştırdım,evimin duvarlarını kaplamalarından zamanla bir tür güvence duygusu yonttum.Neredeyse bütün düşüncelerimin,duyularımı harekete geçiren kıvılcımların kaynağında ,kökünde ,kuyusunda yer aldı kitaplar.Korktumsa,en çok onlardandır;süpheler içinde kendi kendimi ve başkalarını kemirdiysem onlardan.”

Hele şu kitap tutkunları için söyledikleri ; tanıdık geliyor mu ? J

“Dilini hiç tanımadıkları,alfabesini sökemedikleri ülkelere gittiklerinde bile kitapevlerine girmeden,vitrinlerini uzun uzun incelemeden yapamazlar örneğin. Gece yürüyüşlerine çıktıklarında,ışığı yanan bir pencerede,duvarı kaplamış bir kütüphane görür görmez durur,bakar. ...
Pencere zemin kattaysa,düpedüz mütecaviz kesilir,sırtlarından kitapları teşhis etme alışkanlığının sağladığı beceriyle kütüphanenin gen haritasını çıkarmaya çalışırlar.Konuk çağrıldıkları evlerde,ev sahibinin kütüphanesi salona kurulmamışsa,terbiye sınırlarını zorladıklarını bile göre,mahrem alana geçmenin bir yolunu bulurlar”