Elif Şafak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Elif Şafak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mart 2020 Pazar

HAVVA'NIN ÜÇ KIZI - ELİF ŞAFAK


Şimdi ben bu kitap için Elif Şafak’ı eleştirecek pek çok şey yazabilirim. Modası geçmiş bir konu,ergen bir anlatım,eski sözcüklerle süslenmiş dönüp duran bir konu,zayıf bir final.
Öte taraftan işlediği konu Türkiye gerçeği. Şehir burjuvazisinin kafa karışıklığı, ne çok dindar görüneyim,ne de iktidarın desteği ile artan sosyolojinin çok dışında kalayım düşüncesinde olanlarla inceden dalga geçmiş aslında. 
Elif Şafak’ın çok daha iyi kitaplarını okudum. Hem konu hem edebi anlamda zayıf bulduğum Havva’nın Üç Kızı için mutlaka okuyun diyemem. Belki hala bu meselelerle ilgim kalmadığı için yada biz bu meselelerle ilgilenirken atı alanın Üsküdar'ı geçtiği memlekette daha öncelikli meselelerimiz olduğundan.Muhtemelen yaşı daha genç olanların biraz daha keyif alabileceği bir kitap.

26 Şubat 2016 Cuma

BEŞPEŞE - Murathan Mungan - Faruk Ulay - Elif Şafak - Celil Oker - Pınar Kür

Beşpeşe,duayen grafik tasarımcsı Bülent Erkmen’in projelendirdiği ,nesne kitap olarak addedilen bir tür.Murathan Mungan’ın başladığı sonra sırasıyla Faruk Ulay,Elif Şafak,Celil Oker ‘in devam edip Pınar Kür’ün bitirdiği hikaye her yazarla farklı bir tada ulaşıyor.
Kural olarak her yazar kendinden önceki yazarın bölümünü okuyup,tek bir bölüm yazacak ve sonraki yazara teslim edecek;kitap geriye dönük olarak düzeltme yapılmadan basılacaktı.
Kurguya gelince Zehra henüz onbir yaşındayken annesini kaybetmiştir.Bu bir cinayet mi,yoksa intihar mı,yıllardır Zehra için bir soru işaretidir.Büyüme sürecini de etkileyen bu travma ile şimdi tiyatro eğitimi almaktadır.
Hikayeyi ve kahramanları yaratan Murathan Mungan,kendi bölümünü bir hayli detaylandırmış.Dolayısıyla kendinden sonra gelen yazarları bu kahramanlara bağlamış. Bu kurgudan heyecanlı bir polisiye çıkar mı acaba diye okurken,Elif Şafak bambaşka bir kanala girerek kendi uslubunu konuşturmuş.Kadını merkeze alarak adeta edebiyat yapmış.Bütün öyküyü alaşağı edip Celil Oker’e teslim etmiş.Hikaye nihayet biraz hızlanmışken,Pınar Kür de bu sefer Elif Şafak’ın kurgusunu alt üst ederek başka bir yöne sapmış ve kendince bir son yazmış.
Hikayenin farklı yazarlarla devam etmesi kurgu bütünlüğünü bozmuş doğal olarak.Ancak burada amaçlanan da bu sanırım.Deneysel bir tür ortaya çıkarmak ve bu türün ne olduğunun kararını okuyucuya bırakmak.Bir yazarın değindiği bir konuya veya ilişkiye sonra değinilmeyince arada kopukluklar olmuş,Ucu açık kalmış,anlaşılmayan bölümler var. 
Gene de bir deneyim olarak okunup,bir bakış açısı yakalanabilir.Ayrıca baskı,mürekkep,kapak,kağıt,cilt hepsi çok kaliteli,üzerlerinde çok uğraşılmış. 

22 Kasım 2013 Cuma

SUFLE - ASLI E. PERKER

Tatlıyla başım pek hoş değildir.Öyle aman aman tatlı krizlerine de girmem.Ancak 2 kitap var ki okuduğum süre boyunca benden bir çikolata canavarı yarattı.
Bunlardan biri Elif Şafak’ın Araf’ı diğeri de Aslı E Perker’in Sufle’si.  Araf’ı okuduktan sonra kütüphanenin ücra bir köşesine kaldırmıştım ki gözümden uzak olsun. O nefis trüfler kitabın kapağını süsledikçe ben bunu nasıl yaparım diye kursa bile gittim.
Yapmasını yemekten daha çok sevdiğim sufle Aslı Hanım’ın kitabında sürekli karşıma çıkınca aynı duygularla defalarca sufle yaparken buldum kendimi. Çikolatalı,peynirli,ıspanaklı,mantarlı,kabaklı sonra tekrar çikolatalı.Kitabı bitirdiğimden beri bir daha sufle yapmadım
Kitapta denildiği gibi “Güzel ve kaprisli kadın gibidir sufle ne gün ne yapacağı hiç belli olmaz. Kimse şu dakikada fırından çıkartın diyemez ,her aşçı deneyerek en iyi tarifi bulur .Kendi kaplarını, kendi fırınını kullanarak, eskiterek, her biriyle defalarca didişerek."
Yaptığınız zamanki moral durumunuz bile suflenin kabarıp kabarmayacağını etkiler. Hırslanıp fazla çırparsanız hava boşlukları kalır ki sufleyi çatlatır. Ya da fırından çıktıktan sonra sufleniz söner. En güzeli oda sıcaklığındaki yumurta beyazlarını katılaşana kadar çırpıp kedinizin kafasını okşuyormuş gibi harca yumuşakça yedirmektir. Yani sufle yaparken sevgi dolu olacağız efenim öfkeliysek hamur yoğuracağız sufle yapmayacağızJŞaka bi tarafa mutfağın iyileştirici bir yanı var. Boşuna dememişti Murathan Mungan Yüksek Topuklar’da “Mutfak bir kadının ya mabedidir ya mezarıdır”diye.Kitapta sadece kadın kahramanlarımız yok.Karısını kaybettikten sonra onun acısını yemek yapmayı öğrenerek unutmaya çalışan Marc ‘da  tıpkı Ferda ve Lilia gibi dertlerini mutfakta aşmaya çalışıyor.
Suflenin çökmesi kitapta bir metafor. İnsan ruhunun bir anda çöküverdiğini karamsarlığa düştüğünü simgeliyor. Fakat sufleyi yaparken duydukları keyif fırından çıkmasını beklerken hissettikleri heyecan Paris,İstanbul ve New York’ta yaşayan 3 farklı kahramanı benzer bir hayata tutunma çabası ile hikayelendiriyor.