Okuduğum bilimsel tarih kitaplarından sonra polisiye örgüsü
içinde tarihi de referans aldığını söyleyen yazarı sanırım biraz geç fark ettim
ki arayı kapatmak için kitaplarını arka arkaya okumaya başladım. Seyahatlerde
en rahat akan kitaplarım oldu hepsi. Ta ki Sultan’ı Öldürmek ’i okuyana kadar.
Hikayeyi kurgularken gereksiz bir tekrara girmiş
yazar ve kitap uzadıkça uzamış. Aynı deneyimsel psikolojik kaygıların
anlatıldığı sayfalar neredeyse aynı cümlelerden oluşuyor. Bu kitapla yazar
biraz da Dan Brown olmaya soyunmuş.
Sorulmayanın , tabu sayılanın , kutsal
atfedilenin sorgulandığı , bazen ters yüz edildiğini görüyoruz ki bana konuyla
ilgili ilave bir şeyler daha okumamı salık verdiğini söyleyebilirim. Kitap bir
yandan Freud’a özellikle Dostoyevski ‘nin
Karamazov Kardeşler'ini referans alarak yazdığı makalesine atıfta bulunurken romanın örgüsünü de özellikle
Patrisid (Baba Katilliği ) ile ilişkilendiriyor. Burada kitapta konuyu ilginç kılan II.Mehmet’in
( Fatih olmadan önce) babası II.Murat’ı öldürmüş olabileceğinin tartışılması .
20 yıl önce kendisi gibi tarihçi olan sevgilisi tarafından terk edilen Müştak Serhazin bir gün eski sevgilisi tarafından yemeğe davet edilir. Eve gittiğinde kapıyı açık , sevgilisini de ölmüş bulur ve zaman zaman nükseden unutma hastalığı olduğu için de cinayeti kendi işleyip işlemediğini hatırlayamaz. Burada devreye Ahmet Ümit'in meşhur Başkomiseri Nevzat ve yardımcıları Ali ile Zeynep devreye giriyor. Kitap bu cinayet araştırması ve tarihçilerin Fetih-Fatih tartışmaları etrafında ilerliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder