Bir süredir daha önce hiç
okumadığım yazarları okumaya çalışıyorum. Murat Gülsoy da bunlardan biriydi.
Özellikle etkilenmemek için hakkında olumlu olumsuz hiçbir şey okumadan Baba
Oğul ve Kutsal Roman’ı seçtim. Şöyle söyleyeyim ; kitaba uçakta başladım ve hiç
ara vermeden inişten önce dört saatte bitirdim.
Kitabın alt yapısı o kadar
entelektüel ki ben bunu biliyorum,ben bunu okudum, o cümleyle şuna gönderme
yapıyor diye diye kendi kültür birikiminizi karşılaştırmaya başlıyorsunuz bir
süre sonra.
Nabakov’u çok severim .Yazar “Lolita gibi bir roman yazamadıktan
sonra yaşamak niye “ diye soruyor. Dr Jekyll’ın Mr Hyde’ı gibi içinde Gollum ve
Olric taşıyor.O Olric'le konuşmaya başlayınca ben bir tanıdıkla karşılaşmanın tebessümünü yaşıyorum,gene karşıma çıktı.Kısa zaman önce Tutunamayanlarla fazlaca iştigal ettiğimden Olric alt benliği
neredeyse beni ele geçirecek J
Neyse Gollum benden uzak dursun.Tanpınar’ın Acıbadem’deki Köşk’ünü anlatırken Escher’in
labirent merdivenleri hemen gözümün önüne geliyor.Yazar okuyucusunu
küçümsememiş .Sevgilisi Asena’yı öldürmüş mü.Peki Shrödinger’in Asenası derken
Asena aslında zaten ölü müydü?Shrödinger kuramı! Evrendeki
atomlardan Nietzsche’nin Bengi Dönüşü, Kafkaesk kapılar ,hediyelik
eşya pazarlamasında upps bir Andy Warhol.Daha kimler yok ki.Ama en çok
Tanpınar’dan.. Huzur’dan Saatleri Ayarlama Enstitüsüne ,Yaz Yağmuru’na ya
üniversite konuşmasında ya Merve’ye kur yaparken.
Köpeğinin adı Kıtmir rüyalarda
gezen adamın köpeği de Yedi Uyurlar’dan alınma.
Dolu dolu bir psikolojik roman.
Yoksa defalarca konu edilmiş bir Fight Club hikayesini böyle başarılı vermek
herkesin harcı olmaz. Ben çok beğendim. En kısa zamanda bir kitabını daha
okumak istiyorum. Ama sırada Hamdi Koç
ve Yekta Kopan var.
Okunacaklarım arasında, umarım yakında...
YanıtlaSil