Erguvan Ağacı Judas Tree (Yahuda
Ağacı) olarak bilinir. Bilindiği üzere Yahuda İsa’yı Romalılara ihbar eden
havarisidir. Hikayeye göre vicdan azabından kendini erguvan ağacına asar. Çiçekleri
beyaz olan erguvan utancından mor renk alır. Mor renk Hıristiyanlığın özellikle
Bizans’ın kutsal rengidir. Sadece imparatorların ve izin verilen soyluların giyebildiği
mor renkli pelerini halkın ve yabancıların kullanması yasaktı. Doğal yollarla
elde edilmesi çok zor bir renk olduğundan o dönemde binlerce deniz
kabuklusundan çok az miktarda boya elde edilebildiği söylenir. Bundan dolayı
zaten paha biçilemezdi. Dolayısıyla kendilerine erguvan kanlı diyen Bizans
imparatorlarının da Erguvan Kapısından geçtiğini hayal etmek bizim için çok zor
olmasa gerek.
Hikaye Bizantolog Teo’nun bu
kapıyı aramaya İstanbul’a gelmesi ile başlıyor.
Kurtarmak için kayıp ruhunu şehrin
Gizli,viran
bir kapıdan giriyor
Erguvan
Kapısından
Başında
erguvan tacı
Erguvan
Giyinmiş
Yaraları
Erguvan
Münkir bir
keşişin gölgesinin ardından
Kutsal
bilgeliğe doğru yürüyor.
Daha önce Oya Baydar’ın son
romanı “O Muhteşem Hayatınız”’ı okumuş ve burada yorumlamıştım. Bir yazarın son
romanını okuyunca genelde önce yazdıkları bir parça daha geri kalır ya tam tersi ben
Erguvan Kapısını son romanından çok daha fazla beğendim. Hem konusu benim için daha
ilgi çekiciydi hem de tekrarlara pek düşmemiş yazarımız bu kitapta. Kitap
boyunca Oya Hanım’ın politik duruşunu görüşünü,pişmanlıklarını,değişimlerini yarattığı
karakterlerle birebir okuyoruz.
Teo ergenlik döneminde Türkiye’deki
azınlık sorunları yüzünden Amerika’ya göçmüş Rum bir aileye mensuptur.Kimin
yazdığı belli olmayan bir el yazmasındaki mısralar yüzünden Erguvan Kapısını
aramaya İstanbul’a gelir ve Ülkü’nün evini kiralar.
Burjuva bir yaşantı süren Derin öldürülen
diplomat babasının katillerini bulmayı çalışırken sol bir örgüt üyesi Kerem Ali
ile tanışır. Ülkü’nün Derin’in babasıyla geçmişte bir ilişkisi vardır ve bu
ilişkiden doğan oğlu Umut Kerem Ali’nin abisi ile bir örgüt evi baskınında
öldürülür.
Bu dört kahramanın azınlık psikolojisi,68
kuşağının küskünlükleri,ölüm oruçları,oidupus ve elektra komplekleri içinde
birbirleriyle olan ilişkisini okuyoruz roman boyunca.
Oya Baydar bu kitapla 2004 Cevdet Kudret Edebiyat ödülü almasına rağmen çok eleştirilir.
Erguvan Kapısı”nda sosyalist ideoloji eleştirisi, özellikle sol örgütlerin özendirdiği ölüm ve öldürme kültürünün eleştirisine dönüşür,bireyselliği yok eden örgütler ve yöneticiler sorgulanır.Bu açıdan biz de alt metinde yazarın kitap boyunca partizanların alınan kararları sorgulamadan uyguladıklarını,aslında hiç kimsenin kendi özgür iradesiyle ölüm oruçlarına yatmadığını bu tarz eylemlere zorlandıkları vurgusunu okuyoruz.
Erguvan Kapısı”nda sosyalist ideoloji eleştirisi, özellikle sol örgütlerin özendirdiği ölüm ve öldürme kültürünün eleştirisine dönüşür,bireyselliği yok eden örgütler ve yöneticiler sorgulanır.Bu açıdan biz de alt metinde yazarın kitap boyunca partizanların alınan kararları sorgulamadan uyguladıklarını,aslında hiç kimsenin kendi özgür iradesiyle ölüm oruçlarına yatmadığını bu tarz eylemlere zorlandıkları vurgusunu okuyoruz.
Ben bilmediğimden önce
Erguvan Kapısı’nı okudum ancak isteyenler Sıcak Külleri Kaldı’yı daha önce okuyabilir zira bu kitaplar birbirinin devamı.
"Erguvan Kapısı" nı aldım ama henüz okumadım. İnşallah en kısa zamanda okuyacağım. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle.
YanıtlaSilBen de sizin yorumunuzu merakla bekliyor olacağım:) Keyifli okumalar
Silharikaydı diye anımsıyorum her ne kadar detaylarda tıkanık ta olsam...
YanıtlaSil