Zubaan,Hindistan’ın ilk feminist yayınevi olarak Kali for Women’ın
devamında kurulmuş, bağımsız ve kar gütmeyen bir oluşum.Hem akademik litaratür, hem genel yayınlar yapıp kadınlar için ve kadınlar
tarafından yazılmış kitapları basıyor,çeşitli projeler üstlenip kadın
sorunlarına dikkat çekiyorlar.
Zubaan,doğrudan İngilizce yazan yada İngilizce’ye çevrilen Güney Asya kadın
yazarları konusunda çok güçlü.Romanlar dışında biyografiler,popüler
tarih,kadın hareketleri,eğitim,sağlık,insan hakları,eşcinsellik gibi pek çok
konudaki kitabın basımını üstlenmiş.Basımevi aktivitesinin Zubaan için bir kar amacı yok.Feminizm ve kadın
hareketine yakın durmak,projeleri araştırmak ve sosyal hizmetler sağlamak
aslında asıl amaçları.
Zubaan Hintçe’de dil,ses yada lisan anlamına geliyor.Genel kullanımı kadınların
sohbeti,dedikodusu yada çok konuşan kadını küçük görmek için kullanılıyor.Virago’yla
ilgili araştırma yaparken de anlamının cadaloz-şirret olduğunu öğrenmiştim.(burada) Zubaan bu ifadeden çok gurur duyuyor. Sessiz ve marjinalleştirilen
,diğerleri tarafından duyulmayan o sese, sahip olduğu sesi geri verdiklerini
düşünüyorlar.
Ritu Menon
Urvashi Butalia
1984 yılında Urvashi Butalia ve Ritu Menon Kali for Women’ı kurar. O
zamandan bu yana Güney Asya’daki kadın yazarları,feminizm ve cinsiyet üzerine
yayınlanan kitapları basmada tek egemen olurlar. Vandana Shiva, Uma
Chakravarti, Vina Mazumdar, Radha Kumar gibi şöhretli yazarlar ve aktivistlerle
devam ederler.
Vina Mazumdar
Radha Kumar
Vandana Shiva
Kurulduktan yaklaşık 20 yıl sonra yayıncılıktaki kadın hareketindeki
desteği artırmak için 2004 de Zubaan’ı Urvashi Butalia
yönetiminde hayata geçirirler.2008’de Zubaan,insanların içeriye çekinmeden
gireceği sıcak bir ortam yaratılarak Hauz Khas Enclave’den Shahpur Jat’a
taşınır.Shahpur Jat bir çok dükkanın, kafenin ve evin olduğu bir pasaj. Kendine
yol bulup gelen inek, kedi ve köpeklerle paylaşıyorlar burayı.Herkese açıklar,Urvashi "kitapların arasında kahve içmek ve çikolatalı muffin yemek isterseniz burası
doğru yer" diyor.Kapısında koruması,görevlisi olmayan,sokakta çocukların
oynadığı bir yer;ama tüm dünyaya seslerini duyuran çok güçlü kadınlar var
burada.
Urvashi’nin feminist kökleri çocukluğuna
uzanıyor.1952 Pencap doğumlu,kumar sorunu olan bir baba ile aile büyüklerinin
ve akrabaların sürekli bir arada olduğu geleneksel bir ailede
büyüyor.Erkeklerin önce yemek yediği,kadınların kalanlarla ve daha az
beslendiği bu yapı Hindistan’da çok yaygın.1970’lerin politik çatışma ortamında
Delhi Üniversitesi’ne gidiyor.1967 'de Naxalbari’deki
köylü isyanı Batı Bengal ve Hindistan’ın geri kalanına sıçrayınca kampüs
politik çatışma alanına dönüşür.Birçok sol grup, halk isyanına destek
verirken,Hindistan Kadın hareketi de bu arada hızlanır.Öncelikle üniversite ortamı ve temel
gereksinimleri üzerine çalışmalar yaparlar. Erkek öğrencilerin her daim tolere
edilen davranışları ile onlara ayrılan geniş yatakhaneleri, ulaşımları
sorgulanmaya başlanır.Yapılan seçimler sonucu kızlara korkmadan,tacize
uğramadan yolculuk edebilecekleri,kampus dışına çıkabilecekleri bir otobüs
ayrılır.
Urvashi ve onun dönemi, Vina Mazumdar,
Leela Dubey, Lotika Sarkar, Vimla Farooqui gibi aktivist,akademisyen ve
düşünürden etkilenir.
Uma Chakravarti
Lotika Sarkar
Leela Dubey
Delhi’de az çeyizle evlenen kadınların
gördüğü muamele için hukuksal mücadele verirler.Urvashi’ye şimdi imkansız
görünen bütün kampanyalar internetsiz,telefonsuz yürütülmüş.Kadınların
birbirlerine yazdıkları mektupları otobüslerle başka şehirlere gönderirlermiş.1974 de bilim insanı Vina Mazumdar,
Kumud Sharma ve CP Sujaya dönüm noktası olacak bir rapor yayınlar.”Eşitliğe
Doğru”. Kadınların doğrudan adreslerine gönderilen bu ilk posta sonraki yıllar
için de model teşkil eder
Kadınların olmadığı bir
dünyada yayımcı olmayı hayal etmek zaten imkansız olduğundan Urvashi yüksek
lisansını bitirdiğinde kadınlara uygun bir meslek olan öğretmenlik yapmayı düşünür. Fakat hayalim
beni önce basımcı yaptı diyor. Önce arkadaşları için politik broşürler basar,sonra
Eski Delhi’de etrafında pek çok yayınevinin ve ikinci el kitapçının olduğu Oxford
University Press’e katılır.OUP’nin İngilizce serilerini Hint
okullarına uygun hale getirmek için bazı değişikliklere ihtiyaçları vardır. Bir
ressam sarı saçları siyaha boyayıp,çift katlı otobüsleri tek kata çevirirken o
da John ve Marry isimlerini Ram ve Sita
olarak değiştirecektir.Birkaç ay sonra yayıncılığı çok sevdiğini anlar.
Sonra daha gerçek bir işte, üretimde
çalışır,Mayapuri’deki basım evlerini gezer.Sektörün saygın isimlerinden ve asla
kadın çalıştırmayan Thomson Press, Rekha Press 20’lerindeki Urvashi’yi etrafta istemezler.Ancak patronu Adrian Bullock öğrenebildiği
kadar öğrenmesi için ısrar eder.Mürekkep kokusunu ve ellerini kirletmeyi seven
Urvashi ,ML Gupta-Indraprastha Press gibi veteranlardan takdir görmeye başlar
ve sonunda ona usta derler.Sonraki patronları Charles Lewis ve Ravi Dayal ona
daha eşitlikçi davranır ve yardım ederler.Zamanın çoğunu Eski Delhi’nin
kağıtçılarında-Chawri Bazzar’da geçiririr. Sonraki röportajlarında "bu 6 yıl bana çok sağlam bir başlangıç
verdi" diyecektir.
Geriye baktığında erkek patronları çok
yardımsever olmalarına rağmen,onlardan öğrendiği sınırlıdır.Kadın sorunlarıyla ilgili
konuyu açtığında patronlarından biri “fakat kadınlar ne yazar” diye sorar. Eğer onlar kadınları yazar olarak görmüyorsa ben de kendim yaparım diye düşünür.
O dönemde politik ortam çok serttir.Urvashi Londra’ya gider.Hindistan'da temel
haklar askıya alınmakta,medya sansürlenmekte,demokratik özgürlükler
kısıtlanmaktadır.OUP ile Mehraulide’deki çiftliklerdeki
işçileri,haklarını istemeye cesaretlendirecek çalışmalar yaparlar ki bu
çifliklerin pek çoğu Gandhi’ye aittir.1976 da Hindistan’a döner ve uçaktan
iner inmez tutuklanır.Bir kaç ay ceza evinde kalır.
1976 da Vina Mazumdar’ın br araya
getirdiği 18 kadınla beraber Urvashi İngilizce olarak basılan Hindistan’ın ilk
feminist dergisinin bir parçası olur. Fakat deneyimsizlik ve
bazı problemler yüzünden bu birliktelik kısa sürede sona erer.Urvashi bu deneyimin çok değerli
olduğunu,kadınların kendi başına yapamadığını,bir araya geldiğinde nasıl
başarabildiklerini görür.Ancak yavaş yavaş günlük pratiklerle, imtiyaz ve
sınıfı anlayarak çalışmak gerekmektedir.
Urvashi’nin sonraki
İngiltere deneyimi Hawaii’ye Fullbright’a giderken olur. Londra’da arkadaşı Zes
Books’ a uğrar.Arkadaşı ona sen yüzemezsin, sörf yapamazsın Hawaii’de ne
yapacaksın diye sorar ve bu 2 yıl kendisiyle çalışmasını teklif eder.Zes Books
politika,kalkınma ve toplumsal cinsiyet üzerine yayınlar yapmaktadır. Bu sürede
edindiği uluslar arası yayıncılık deneyimi sonrasında Kali ve Zubaan’da çok
işine yarayacaktır.
80'lerin basında Ritu Menon ona birlikte çalışmayı teklif eden bir mektup
yazar. Urvashi kafasındaki Kali for Women’ ı hayata geçirmek üzere Delhi’ye
döner.
1989’da en favori
kitaplarından biri Sharir ki Jaankari (About The Body) basarlar.Kitabın basımı,kadın hareketine yakın durmaları açısından çok önemlidir.Sonrasında Rajistan
kırsalından bir grup kadının çıplak ilusturasyonları vücutlarına yapıştırıp
yaptıkları eylem çok ses getirir ve 75 kadının adı kapağa basılır.Kitap sadece
özel kanallar aracılığı ile hala çok satıyor.
Yoğun yayıncılık
hayatının arasında Urvashi çok dile getirilmeyen Hindistan-Pakistan bölünmesini
kadınların gözünden yazar.The Other Side of Silence 1998. Damayanti Sahgal,
Kamlaben Patel, Basant Kaur gibi isimlerle konuşur,röportajlarını derler.
1947’deki ayrılma 1 milyondan fazla insanın öldüğü, 2 milyondan fazla insanın
göç ettiği, 100.000 civarında kadının kaçırıldığı ,taciz gördüğü ,binlerce
çocuğun yetim kaldığı çok trajik bir dönem.
2004'de Kali
bölünür. Ritu Menon,Women Unlimited’i kurarken,Urvashi’de Zubaan’ı kurar.Çocuk kitaplarına,romanlara,çevirilere,biyografilere ve tarih kitaplarına da yer veren Zubaan'ın daha geniş bir yayıncılık alanı olur.
4 yıl sonra Zubaan
kapılarını fırsat arayan yazarlara açar. Baby Halder’ın A Life Less Ordinary best-seller olur ve Hindistan’ın katı sınıf bariyerini aşar.Halder, hizmetçi olarak çalışan çok fakir bir kadındır.Bu kitap ona ev,çocuklarına da eğitim fırsatı verir.
Baby Halder
Halder hala yazıyor ve Mumbai’de yaşıyor.
Hint Kadın Hareketinin bir diğer renkli,aslında trajik figürü Gulabi-Gang kendi deyimleriyle Pembe Sarililer bir kadın çetesi.Erkek egemen feodal yapının yükünü çeken alt sınıf kasta mensup kadınların gördüğü eziyete,şiddete bir tepki olarak 2006'da Sampat Pal Devi tarafından kurulmuş bugün 20 binden fazla üyesi olan bir topluluk.Eşlerine şiddet uygulayan erkekleri ziyaret ediyor buna bir son vermezlerse bambu sopalarıyla adamı dövüyorlar.
Kendilerini çete değil,adalet dağıtıcı olarak gören bu kadınlar tahıl dağılımının düzgün yapılması,yaşlı dullara maaş ödenmesi,kadın ve çocukların tacizden korunması gibi eylemler düzenliyor hatta rüşvet için elektrik kesen idareyi basıp,elektriği geri açtırabiliyor. Adaletin,hukukun vatandaşlarını koruyamadığı ülkelerde insanların kendi alternatif çözüm yollarını bulmak zorunda olması çok trajik.Bizde de durumlar "kadın" söz konusu olduğunda aynen böyle maalesef....
http://www.aljazeera.com/programmes/women-make-change/2015/09/turning-page-feminism
http://feministsindia.com/
Ne kadar güzel bir tanıtım. Çok beğendim. Sevgiler canım.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Beğenmene çook sevindim. Sevgiler :))
Silbizim de ülkemizde kurulması gereken oluşumlardan biri gibi, memleketin geldiği vaziyette mutlaka kurulmalı.
YanıtlaSilAyy biz de böyle birşey kurulsa arkasından erkekler çete kurar,bunlara saldırır :) Ama örgütlülük şart bizim durumumuzda.
Silçok güzel bir yazı olmuş , emeğine sağlık. peki o coğrafyadaki feminizm etkileşimleri hakkında türkçeye çevrilmiş bir kitap var mı?
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Güldünya Yayınları bu alanda güzel kitaplar basıyor. Srila Roy'un derlediği Yeni Güney Asya Feminizmleri'ni tavsiye edebilirim.Kendisi Notthingham Üniversitesinde sosyoloji dersleri veren hintli bir feminist aktivist.
Sil