Tarihimizde,hiçbir yerde eşi
benzeri olmadığı söylenen bir cellat mezarlığı mefhumu vardır.Osmanlıda
cellatlar genellikle sağır ve dilsizlerden seçilir,verilen emri yerine
getirerek infazları gerçekleştirirlermiş.İnfaz edilenler gereken törenler
yapılarak defnedilirken,cellatlar göçtüğünde halkın gömüldüğü mezarlara bile
konmaz,şehrin en ücra en uzak yerine gömülür başına da yarım metre eninde 2 m
yüksekliğinde üstü isimsiz,yazısız küfeki taşını koyalarmış.Bu mezarlıklar
uğursuz kabul edildiğinden kimse buralara uğramaz,bu isimsiz cellatlar da
tarihin akışı içinde unutur gidermiş.
İstanbul’da iki cellat mezarlığı olduğu
söylenir.Biri Eğri Kapı civarında diğeri de Pierre Loti’nin biraz ilerisindeki
Kar Yağdı Baba Tekkesi'nin oradadır.Çoğu ortadan kaybolmuş olmasına rağmen o tarafa yolunuz düşerse bugün bile diğer
mezarlıklarla iç içe geçmiş tek tük cellat mezarlarıyla
karşılaşabilirsiniz.
Kırmızı Zaman masalsı,mistik
kurgusuyla hikayeye ortak ettiklerini bu cellat mezarlarında buluşturmuş.Balat’ın
surları ,diğer alemden bu tarafa açılan kapıları,dehlizler,geçitler görmek ve
inanmak istediklerimizle bütünleşmiş.Aslında açıklanınca perdesi kalkacak olağanüstü
herşey kırmızı metaforuyla boyanıp bezenmiş, ortaya Mine Söğüt tarzı bir zaman hikayesi
çıkmış.
Mine Söğüt okumak için çıldırıyorum yaa bunu da listeye ekleyelim bakalımm :)
YanıtlaSilBeş Sevim Apartmanı da çok güzeldi:)
Sil