Beşpeşe,duayen grafik tasarımcsı
Bülent Erkmen’in projelendirdiği ,nesne kitap olarak addedilen bir tür.Murathan
Mungan’ın başladığı sonra sırasıyla Faruk Ulay,Elif Şafak,Celil Oker ‘in devam
edip Pınar Kür’ün bitirdiği hikaye her yazarla farklı bir tada ulaşıyor.
Kural olarak her yazar kendinden önceki yazarın bölümünü okuyup,tek bir bölüm yazacak ve sonraki yazara teslim edecek;kitap geriye dönük olarak düzeltme yapılmadan basılacaktı.
Kural olarak her yazar kendinden önceki yazarın bölümünü okuyup,tek bir bölüm yazacak ve sonraki yazara teslim edecek;kitap geriye dönük olarak düzeltme yapılmadan basılacaktı.
Kurguya gelince Zehra henüz onbir yaşındayken annesini
kaybetmiştir.Bu bir cinayet mi,yoksa intihar mı,yıllardır Zehra için bir
soru işaretidir.Büyüme sürecini de etkileyen bu travma ile şimdi tiyatro
eğitimi almaktadır.
Hikayeyi ve kahramanları yaratan Murathan Mungan,kendi bölümünü bir hayli detaylandırmış.Dolayısıyla kendinden sonra gelen yazarları bu kahramanlara bağlamış. Bu kurgudan heyecanlı bir polisiye çıkar mı acaba diye okurken,Elif Şafak bambaşka bir kanala girerek kendi uslubunu konuşturmuş.Kadını merkeze alarak adeta edebiyat yapmış.Bütün öyküyü alaşağı edip Celil Oker’e teslim etmiş.Hikaye nihayet biraz hızlanmışken,Pınar Kür de bu sefer Elif Şafak’ın kurgusunu alt üst ederek başka bir yöne sapmış ve kendince bir son yazmış.
Hikayenin farklı yazarlarla devam etmesi kurgu bütünlüğünü bozmuş doğal olarak.Ancak burada amaçlanan da bu sanırım.Deneysel bir tür ortaya çıkarmak ve bu türün ne olduğunun kararını okuyucuya bırakmak.Bir yazarın değindiği bir konuya veya ilişkiye sonra değinilmeyince arada kopukluklar olmuş,Ucu açık kalmış,anlaşılmayan bölümler var.
Gene de bir deneyim olarak okunup,bir bakış açısı yakalanabilir.Ayrıca baskı,mürekkep,kapak,kağıt,cilt hepsi çok kaliteli,üzerlerinde çok uğraşılmış.
Hikayeyi ve kahramanları yaratan Murathan Mungan,kendi bölümünü bir hayli detaylandırmış.Dolayısıyla kendinden sonra gelen yazarları bu kahramanlara bağlamış. Bu kurgudan heyecanlı bir polisiye çıkar mı acaba diye okurken,Elif Şafak bambaşka bir kanala girerek kendi uslubunu konuşturmuş.Kadını merkeze alarak adeta edebiyat yapmış.Bütün öyküyü alaşağı edip Celil Oker’e teslim etmiş.Hikaye nihayet biraz hızlanmışken,Pınar Kür de bu sefer Elif Şafak’ın kurgusunu alt üst ederek başka bir yöne sapmış ve kendince bir son yazmış.
Hikayenin farklı yazarlarla devam etmesi kurgu bütünlüğünü bozmuş doğal olarak.Ancak burada amaçlanan da bu sanırım.Deneysel bir tür ortaya çıkarmak ve bu türün ne olduğunun kararını okuyucuya bırakmak.Bir yazarın değindiği bir konuya veya ilişkiye sonra değinilmeyince arada kopukluklar olmuş,Ucu açık kalmış,anlaşılmayan bölümler var.
Gene de bir deneyim olarak okunup,bir bakış açısı yakalanabilir.Ayrıca baskı,mürekkep,kapak,kağıt,cilt hepsi çok kaliteli,üzerlerinde çok uğraşılmış.
Bende bu kitabın ilk baskısı var, ciltli pelür benzeri bir kağıda basılı ve arkalı önlü bir baskı değil dolayısıyla hem değişik hem de şıktı... ben kitabı beğenmiştim 5 yazar olmasına rağmen kopuk kopuk da gelmemişti...değişik bir çalışmaydı, sevgiler :)
YanıtlaSilCelil Oker,ilk baskının butik bir çalışma olduğunu söylemişti. Sevgiler :)
Silaaa kaçırmışım ben bunu , ilginçmiş sanki :)
YanıtlaSilİşte kopukluklar dışında diyelim :)
Sil