Bu kitabı yolda okumak için
yanıma almıştım ama oku-ya-ma-dım! Bu kadar kanlı bir vahşet hele de yalnız
yolculuk yapınca tuhaf bir psikoloji yaratıyor insanın üzerinde. Normalde böyle
şeylerden çok etkilenmem sonuçta kurgu der geçerim ama bu aralar okuduklarım
bile üzerime fazla geliyor.
Kanlı Kartal ayinsel bir törenle
işlenen cinayetlerin Jan Fabel ve ekibinin olayı aydınlatmaya çalışmaları
ekseninde gelişiyor.
Kayıtlara kan kartalı adıyla
geçen bu vahşi rituel ,Viking efsanelerinde yani Saga’larda bahsedilen bir
kurban etme biçimi. Ben burada şekli ve yapılışı konusunda ayrıntılarına girmek
istemiyorum;arzu eden internetten aratsın-konuyla ilgili yeterince yayın var.
Bu arada bu kurban etme biçiminin yeterince ispatının olmadığını,herhangi bir
kazı sırasında bu olayları destekleyecek bulgularla karşılaşılmadığını söyleyen akademik çevreler
de var.Vikingler,denizci ve akıncı bir toplum olduklarından istila ettikleri bölgelere
korku vermek için böyle efsaneler yaydıkları görüşündeler.
Çocukluğumuzun sevimli
çizgi film kahramanı Vikingler aslında 8-11 yy arasındaki dönemde Avrupa tarihine
damgasını vurmuş,bugünün halklarının oluşmasında etkili olmuş savaşçı bir
toplum. İskandinav Mitolojisinde geçen pagan tanrı Odin’e inanıyorlar.
Hristiyanlığın Kuzey Avrupa ve Cermen toplumlarına geç girmesinin en büyük
sebebi bu mitolojik etkilere fazla sahip çıkmalarından. İngilizcedeki Thursday
(Perşembe ) ismi oğlu Thor’un adından gelirken,Friday yani Cuma karısı Frigg
den geliyor.Simgeleri Odin Haçı’nı Hristiyanlık ortaya çıkmadan çok önce
kullanmaya başlıyorlar. Bizim pagan dönemimizin Gök Tengri’si ile çok
benzeşiyorlar.Göçlerle,akınlarla halkların oradan oraya akarken yazdığı
tarihe,inanışların ortaya çıkmasına inanılmaz bir kaynak bu mitolojiler.Tabii
tırnak içinde büyük resme bakmak isteyenler için.
Fabel işte bu efsanelerle kendini Odin'e adamış bir çeteye ulaşmaya çalışıyor.İşin içinde hem Türk hem de Ukrayna mafyası olunca suçun şekli de iyice karmaşıklaşıyor.
İskoç yazar’ın Fabel serisi
genelde Almanya’da geçiyor. Sanırım kurguyu mekansal anlamda da kuvvetlendirmek
için resmi birimlerin adını çevirmeden birebir Almanca olarak yazmış. Kriminalhouptkommissar gibi bir dolu kelime,dile aşina olmama rağmen okurken
inanılmaz bir kesinti yaratıyor ve okuma hazzını neredeyse sıfırlıyor.Bu yüzden
ilk 100’e gelene kadar kopuk kopuk okudum, alıştıktan sonra da geri kalanı bir
günde bitti.Bu kelimeler dışında çeviri genel olarak güzel,doğrusu yazık olmuş.
bu aralar güzel şeyler bile okuyamıyoruz ne yazık ki , bazen okuduğumu anlamıyorum , tekrar dönüp aynı yeri okumak zorunda kalıyorum :((
YanıtlaSilAynı durumdayım.Kendi bloğuma bile bakasım yok :(
Sil