Bir Binbir Gece Masalı okudum ki dili nefis. Kitabın sonunda harika bir sofradan
kalkmış gibi haz doluydum. Şahane bir anlatımı var Yere Düşen Dualar'ın.
Konusuna gelince kitap iki
ana bölümden oluşuyor. Üzüm ve Altın. Birinci bölüm daha gerçekçi bir kurgu iken,ikinci
bölüm yansımalarla ilerliyor.Leylan’ın küçük bir adada geçen hikayesi ,ölen
amca,terk eden anne ,bir gözü görmeyen alkolik baba.Leylan’ın üzümü
yüceltmesi,şarap yapması ona insan gibi karakterler biçmesi.Tüm bu hikayede
geçen ayrıntılar ,kahramanlar metaforik olarak ikinci bölüme uzanıyor.Bir yandan
Çingene mitlerini okuyoruz bir yandan özlenen bir anneyle yaşanan psikolojik
kompleksler tek gözü görmeyen bir çocukta anne-eş-baba ile vücut buluyor. Baba
olgusunun karmaşıklığı nefret hayranlık kendini ispat hissiyatı kim güreşçi
aslında yenen kim yada kazanmak kavramının gerçekliğini sorgulatıyor. Daha önce
atına kendi adını veren yüksek egoyu sonrasında atın kendisi olarak yada atın
adını alan çocuk olarak görüyoruz. O zaman çok sevdiğimiz şeylerle bütünleşme
onun karakterine bürünme halini bir başka türlü anlıyoruz. Bunları okurken öyle
masalsı bir ormanda bir nehir kenarında geziyoruz ki yazarımız tüm anlatıyı
alegorik olarak önümüze seriyor ve ben gözümü kapattığımda Yaşur’un kanıyla
ısınıyorum.
sema kaygusuz , harika bir yazar:)
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum.Çok başarılı.
Sil