Geçtiğimiz
ay kulüp sayesinde yeni bir yazarla tanıştım.Mabet, Doruk Ateş’in ilk kitabı
ancak okurken asla bir ilk kitap hissiyatı vermeyen bir başarısı var.Sadece polisiye-gerilim
değil aynı zamanda mitolojiye de uzanan tarihi bir kurguya sahip.
Yazar, kitabı zaten Hakatomnos Anıt Mezarı soyulduğu zamanlarda kaleme almaya
başlamış.Değerinin bilinilmediğini düşündüğünden,Karya Uygarlığının başkenti
Milas’ta geçen hikaye ile Keramos’u,Labranda’yı,Euromos’ı
da içine alan Herakleia’dan Ören’e uzanan antik bölgeye dikkat
çekmek istediğini söylüyor.Kendi adıma
söyleyebilirim ki,neredeyse her sene içinden geçtiğim Milas’ın etrafındaki
kalıntılar için ilk defa haritaya baktım.
Yazarın
çevre ve insan tasvirlerinin başarısı da bölgeyi çok iyi bilmesinden kaynaklanıyor.Köyler,zeytinlikler,Ege
insanının şivesi tüm doğallığıyla hikayenin içinde.Anlatım sade,tarihi ve
arkeolojik veriler sıkmadan olayların akışıyla usul usul veriliyor.
Yazar kurguyu oluştururken her şeyden önce polisiyenin olmazsa olmazı "merak" duygusunu devam ettirmeyi başarmış.Ardında
Arapça bir ayetle,Karca bir metin bırakan katilin mesajları Arkeolog Yasemin ve Başkomiser Halil’e ne ifade ediyor.Öte taraftan kim olduğunu tahmin etmenin çok da zor olmadığı katilin "neden" bunları yaptığı sorusu geliyor.
Devam eden cinayetler dizisi mitolojik olayların sahnelerine dönüştüğünde bugünün dünyası ile antik dönemin mabetleri arasındaki duvarlar da kalkıyor bizi soluksuz okuduğumuz hikayenin içine çekiyor.
Okuyan tüm arkadaşların ısrarla tavsiye ettiği Mabet, benim için de yerli polisiyenin en güzel örneklerinden biri oldu.
Devam eden cinayetler dizisi mitolojik olayların sahnelerine dönüştüğünde bugünün dünyası ile antik dönemin mabetleri arasındaki duvarlar da kalkıyor bizi soluksuz okuduğumuz hikayenin içine çekiyor.
Okuyan tüm arkadaşların ısrarla tavsiye ettiği Mabet, benim için de yerli polisiyenin en güzel örneklerinden biri oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder