Büyük Deniz Yükseliyor ,sanırım
okuduğum ilk yerli distopya idi. Her ne kadar Uygar Şirin’i Karışık Kaset ‘teki
romantizminden farklı bir yere koysa da yazarın
belirgin tarzlarından kopyalar veriyor.
Gezegende Büyük Deniz’le çevrili
tek bir ülke vardır ve bu kara parçası dışında yaşanacak başka bir yer mevcut
değildir. Yüzyıllardır gözle görülemeyecek yavaşlıkta yükselen deniz aniden 7
gün içinde 400 yıla eş değer bir yükselişe geçer. Başkan ‘ın basın açıklaması şöyledir;
“Yüksektepe’nin 1820 adım
olduğunu göz önüne aldığımızda kesin olmayan ama bilimsel verilere dayanan var
sayımlara göre ülkemiz en az yirmi beş en çok kırk beş gün içinde sular altında
kalacaktır.”
Şimdi böyle bir cümleyle Hollywood
vari bir film senaryosu mu okuyacağım diye düşünüyorsunuz.Deniz
geliyor,insanlar kaçıyor,birkaç kahraman
var ,insanlığı mı kurtarıyor...
Öncelikle bu kitap
evet distopik bir kurguda ancak çok da simgesel. Her karakterin, onları
bağlayan olayların anlatmak istediği bir de alt metin var.
Kendisine üstün
özellikler yüklenmiş bir “Seçkin” beklentisindeki toplumun kurtarılacağı
inancını üstü kapalı eleştirmiş yazar.O üstünlüğün herkesin içinde olabileceği
gibi çok güzel mesajları var.Her şeyden önce bu kitapta "Umut" ve "İnanmak" kavramları var.
Bir doğa
felaketini bu kadar iyimser bir havada anlatmayı nasıl başarmış diyorsunuz.Uygar
Şirin’in "İnsana" yüklediği anlam muhteşem.En dipten en yükseğe çıkarıyor sizi.
Yerli distopya bende hiç okumadım sanırım ama anlatımınız dikkatimi çekti şu anda :) Neden olmasın :)
YanıtlaSilİnsan tahlilleri de güzel Güneş'im,yorum için teşekkürler :)
Sil