Azra Hanım Kitap Ağacı’na konuk olduğunda Aeden’in çok yakında basılacağı haberini de
vermişti. “Aslında her şey Aeden’i yazmak içindi. Ben bir kitap yazmak istedim,ancak
önce okurları buna hazırlamam gerekiyordu.Fi,Çi ve Pi böyle ortaya çıktı“
demişti. O yüzden Aeden’i merak ediyordum,her ne kadar yorumlamam uzun sürse de
çıkar çıkmaz okudum.
Çok beğenmeme rağmen ilk olarak şunu söyleyebilirim;kitabı gereksiz uzatılmış buldum. Bu
yayınevinin isteği miydi bilemiyorum ancak bi 100-150 sayfa daha kısa olabilir,yazar tekrar tekrar aynı şeyleri söylemekten kaçınabilirdi. Öte taraftan evet beğendim çünkü Azra
Kohen’in dert edindiklerini aktarmadaki ustalığını zaten çok seviyorum.
Aeden’de de bize konuşmaya geldiğinde bahsettiği konuları kurgulamış. (Burada uzun uzun anlatmıştım.)
Bizim için ütopik bir gezegen olan Aeden’de aşkın olan,tamamlanmış İNSAN’lar
yaşıyor. Kendi potansiyellerinde yaşadıkları doğa ve diğer canlılarla yani
diğer yaşam enerjileriyle muhteşem bir uyum içindeler. Potansiyellerini sonuna
kadar kullanabildiklerinden bedenleri ve zihinleri de çok çok üstün. Sonje ve
Numi bu sebeple dünyaya geldiklerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Karşılaştıkları
İNSANSI’ların birbirlerine ve yaşama karşı gösterdiği kötücülükler karşısında
dehşete düşüyorlar. Bunların içinde az
buçuk duyarlı olan herkesin isyan ettiği hayvan deneyleri, çocuk
istismarı,büyük petrol ve ilaç şirketleri,silah satışını pompalamak için fakir
ülkeleri terörize eden dev şirketler,manipülasyonlar var. Pırlanta gibi büyük
bir enerji kaynağını sadece kendimizi süslemek için kullanmamız zihinsel olarak
ne kadar ham olduğumuzun en büyük göstergesi. Sonje ve Numi’nin hikayesi de insan
yaşamının değişmesi,gelişmesi yönünde bir mücadele hikayesi.
Kitapta dendiği gibi “İnsan doğulmuyor,insan olunuyor”.
Nasıl insan olacağımızı da seçimlerimiz ve olaylar
karşısındaki duruşumuz belirliyor. Sisteme hizmet etmemek günümüzde çok
zor.İdeolojimiz ne kadar sağlam olursa olsun her yandan sarıp sarmalandığımız
köleleştirme politikalarını maalesef düşündüğümüz gibi devletler
yönetmiyor.Onlar sadece dev kapitalist şirketlerin/oluşumların daha çok para
kazanmasını sağlayan aracılar.Sabah akşam kullandığımız diş macunlarıyla
beynimizi kontrol eden, çocuklarımızın eline verdiğimiz masum bir çikolata
paketiyle onları zehirleyen ,içtiğimiz sudan hasta edip sonra ilaç satan,
yüzümüze süreceğimiz bir krem için yüzlerce masum hayvanı öldüren bu zihniyetin
artık sınırı da yok.Her yerdeler. Bilinçli olarak kendi dişisine,yavrusuna
zarar veren tek türüz. Neyimiz üstün diğer canlılardan. Kötüye kullanılan
zekanın bu evrene ne faydası var.Diğer yaşamların bize hizmet etmek zorunda olduğu kibrinden kurtulup,biraz da bu açıdan bakmak lazım.
Bu fotoğrafı çektiğimde Leyla hamileydi.Sonra üç tane dünya tatlısı yavrumuz oldu.Şimdi Cavidan Hanım ve Mösyö Marcel de bizimle.
Seriyi okumadım;ama çok merak ediyorum açıkçası. Kitapta değinilen konular önemli. Herkesin bildiği şeyler; ama bazen hatırlanması gerek. Yaşam içinde unuttuğumuz çok detay var. Teşekkürler kitap hakkında yazdığınız için :)
YanıtlaSilYorumunuz için ben teşekkür ederim.Bildiğimiz ama hatırlamamız gerekenler konusuna kesinlikle katılıyorum:)
SilFi, Çi, Pi okudum ve şimdi de Aiden'i okuyorum. Son sayfalardayım diyebilirim ve yakında bende bloguma yazacağım. Eleştirebileceğim çok fazla şey yok kitapta ve genel olarak beğendim. Bakalım sonunu da sevecekmiyim :)
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler. Genel olarak motive edici bence de :) Sevgiler
SilAzra Kohen'in videolarını izleyip, röportajlarını okuduktan sonra FİÇİPİ üçlemesini okuyup, dizisini izledim. Azra Kohen kitlesel bilince, üretime, bilinçlü tüketmeye, doğaya, canlılara ve birey olmakla ilgili kaygıları var. Aeden'i okurken sarsılacağımı biliyorum. Tanıtım için teşekkürler.
YanıtlaSilKohen hakkında yazımı keşfetmeniz için siteme beklerim.
https://forestofnoreturn.blogspot.com/search/label/azra%20kohen