9 Temmuz 2013 Salı

Dido'nun Trajedisi - CHRISTOPHER MARLOWE

Düğümlere Üfleyen Kadınlarda bu kadar çok Kartaca ve Dido geçince Christopher Marlowe’ye değinmeden olmazdı.
1564 Canterbury doğumlu Marlowe ‘nin ilk oyunu olduğu kabul edilen Kartaca Kraliçesi Dido 'yu Cambridge yıllarında yazdığı sanılmaktadır.
Ülkemizde Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Bütün Oyunları'nda Kartaca Kraliçesi Dido dışında Büyük Timur,  II. Edward, Doktor Faustus, Maltalı Zengin Yahudi (Size de Venedik Tacirini anımsattı değil mi),Paris Katliamı oyunları da bulunmakta. Edison ve Tesla arasındaki söylentilerin benzeri Marlowe ve Shakespeare arasında da var. Zamandaşı Shakespeare tarafından yazıldığı varsayılan bazı oyunların aslında Marlowe tarafından yazıldığını iddia ediliyor. Marlowe yarattığı oyunların yanı sıra sansasyonel hayatıyla da dikkat çekiyordu. Din eğitimi almasına rağmen toplum içerisinde Tanrı hakkında kaba ve küfürlü bir şekilde konuşmaktan hiç çekinmeyen koyu ateist oyun yazarı, aynı zamanda da eşcinsel eğilimleriyle biliniyordu. Marlowe'un bütün yaşamı gibi ölümü de büyük tartışmalar yarattı. Kimilerine göre arkadaşı tarafından para yüzünden çıkan bir tartışmada bıçaklandı, kimilerine göre ise I. Elizabeth'in yönetiminden -casusluk yaptığı da söylenir- kaçmak için bir oyun düzenledi ve Avrupa'ya taşındı. Marlowe'un gizemli sonu hakkında bilinen tek gerçek ise 1593’de yılında bıçaklanıp sonra da bir daha hiç görülmediği yönünde.
Marlowe ilk oyunu Kartaca Kraliçesi Dido'yu yazarken Vergilius'un Aeneas destanından yararlanmıştır. Ancak, yazarın destana sadık kaldığını söyleyemeyiz. Troya'nın yağmalanması Marlowe tarafından son derece kanlı sahnelenir. Oyunun başında yer alan Jupiter ve Ganymedes arasındaki cilveleşme sahnesi de Marlowe'un düşgücünün bir eseridir. Marlowe, ironik bir etki yaratmak amacıyla, oyunu bu çarpıcı sahneyle başlatır. Tanrıların tanrısı Jupiter,  işini gücünü bırakmış,  şarap sunucusu ile oynaşmaktadır. Kızkardeşi Juno ile karı-koca ilişkisi için­de olan tanrı Jupiter aynı zamanda genç ve yakışıklı bir genci armağanlarla baştan çıkarmaya çalışmaktadır. Evrenin efendisi tanrılar çarpık cinsel ilişkiler içindedirler. Jupiter'in karısı ve kızkardeşi Juno, şirret bir kadındır ve kıskandığı için küçük bir çocuğu öldürmeye karar vermiştir. Tanrıların habercisi Mercury ise görevini unutmuş, bir kenarda uyumaktadır. Birinci sahne, evreni yöneten tanrılar arasında giderilmesi güç anlaşmazlıklar bulunduğu ve bu durumun yeryüzündekileri olumsuz bir şekilde etkileyeceğinin kaçınılmaz olduğunu izleyiciye göstermektedir. Tanrılar katındaki ihtiras, yeryüzündeki ilişkilerde de önemli bir rol oynamakta ve bireyleri mantık dışı  (aşkları karşılıksız kalanların kendilerini ateşe atmaları gibi) davranışlara itmektedir. Jupiter tarafından Roma'yı kurmakla görevlendirilen Aeneas, Troya'nın yerle bir edilmesi bir karabasan gibi üzerine çökmüş,  çaresizlik içinde kıvranan, dostlarına ve annesi Venüs'e tümüyle bağımlı bir kişi durumuna indirgenmiştir. Yunanlılar tarafından yağmalanan Troya'dan kaçarken kendisinden yardım isteyen üç kadını Creusa, Kassandra ve Polyxena kaderleriyle baş başa bırakan Aeneas'ın tek başına hiçbir şey başaramayacağı düşüncesi baskındır. Troya'da yaşadıklarından ders almayan Aeneas, Dido ile olan ilişkisinde de dürüst davranmaz. Kendisini delicesine seven Dido'dan tanrısal görevini neden sakladığı bir türlü anlaşılmaz. Dido ise,  oyun başlamadan önce,  zamanının çoğunu kendisine uygun bir eş aramakla geçirmiştir;  çünkü,  Dido,  sorumlu bir Kraliçe olarak, Kartaca'nın geleceğini güvenceye almak istemekte, bu yüzden de, evleneceği kişiyi titizlikle seçmeye çalışmaktadır. Ne var ki, tanrıların müdahalesi sonucu kendisi ve Kartaca için hiç de uygun olmayan Aeneas'a gönlünü kaptırır. Görülen odur ki, Dido'nun yaşamı da, benzer bir şekilde, tanrılar tarafından keyfi bir tutumla yönlendirilmektedir. Venüs, torunu Ascanius'un yerine Cupid'i koyarak, Dido'yu aşkla zehirler; böylelikle de, başta Dido olmak üzere tüm Kartaca, kaçınılmaz sona doğru yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Marlowe,  politik göndermelerle yüklü oyununu Dido'nun şiirsel güzellikteki aşk hikayesinin üzerine kurmuştur.  Bu yüzden,  oyunun büyük bir bölümünde sevgi teması egemendir. Jupiter'in çarpık ilişkileri ve Dido'nun karşılıksız aşkı, Anna ve Iarbas'ın, karşılık bulamayan aşkları ile desteklenmektedir. Yaşlı Dadı'nın aşka susamışlığını anlattığı hem komik hem de acıklı sahne, bu duygunun elinde bireylerin birer kukla olduklarını bir kez daha gösterir. Aşk tanrısı Cupid'in bile yozlaşmasında büyük payı bulunan aşk, birleştirici,  bütünleştirici ve sağaltıcı özelliklerinden yoksun bırakılmış, yok edici bir kimliğe bürünmüştür. Aeneas'a duyduğu aşk yüzünden canına kıyan Dido'yu, Iarbas ve Anna'nın izlemesi aşkın yıkıcı gücünü bir kez daha vurgular. Dolayısıyla Dido'yu,  tanrısal bir görev üstlenmiş Aeneas'ı yolundan alıkoymaya çalışan bir baştan çıkarıcı olarak görmek de aynı derece olanaksızdır.  Kesin olan tek şey,  bireylerin,  geleceklerini tayin edemedikleri, kendilerinden üstün güçlerin aldıkları keyfi kararları uygulamak için yollandıkları bir dünyada yaşıyor olmalarıdır.
DIDO
İnsana böyle bakan yabancı, kimsin sen?
AENEAS
Bir zamanlar Troyalıydım, haşmetli Kraliçe Ama Troya artık yok, nereliyim demem gerek?
DIDO
Savaşçı Aeneas böyle aşağılık giysiler giyiniyor ha! Sichaeus'un giysilerini getirin.
(Bir HİZMETKAR dışan çıkar ve giysilere döner. AENEAS onları giyer.)
Yiğit prens, Kartaca'ya ve bana hoşgeldin.
İkimiz de mutluyuz Aeneas konuğumuz diye.
Otur şu koltuğa ve bir kraliçeyle yemek ye.
Aeneas yine de Aeneas'tır
Irus'un giydiği çulları giyse bile
AENEAS
Huzuru olmayan birine göre değil bu koltuk.
Majesteleri, lütfen bırakın Aeneas size katılmasın,
Parlak bir soydan geliyorum ama talihim öyle değil,
Bir kraliçeye eşlik edemeyecek kadar sönük.

Bu da Dido ile Aeneas’ın tanışma sahnesinden tadımlık bir pasaj olsun.

2 yorum:

  1. Dido yu ben de merak etmedim değil, gerçek mi uydurma mı diye takıldı aklıma...teşekkurler ilk fırsatta alırım zira didonun dördüncü yazıtı muhteşemdi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar muhtemelen Publius Vergilius'un yazdığı Aeneid Destanından etkilenmiş.MÖ 20 yy da Roma imparatoru Augustus Vergilius'a Roma'yı öven bir destan yazmasını sipariş ediyor.Dido ile Aeneas miti de bu destanda geçen bir hikaye.

      Sil