Bu
ara okuduğum kitapların gereksiz uzatıldığı duygusuna kapılıyorum. Empati de
bunlardan biriydi.
Biraz X-Men biraz Heroes derken yazarımız da fazla
çağrıştırdığını düşünmüş olacak ki kitabın bir yerindeki dialogda "çok fazla X- Men dergisi
okumuşsun sen" diyor.
Ancak
kitap boyunca bir Wolvereine ortaya çıkamadı Elijah pek bir pasifti. Fantastik
bilim kurgu severler için aslında konu itibariyle hoş bir kitap hatta bu kadar
uzatılmamış olsaydı sürükleyici bile diyebilirdim. Bir süre sonra tekrar tekrar
bitkin maviler, öfkeli yeşiller, aldatan oniksler, inançlı kırmızıları
okumaktan sıkıldım.
Kitabın
konusuna dönersek kahramanlarımız empatlar. Yetişkin ve çocuk empatlar karşısındakinin
düşüncelerini koku ,ses yada renk olarak algılayıp yorumlayabiliyorlar hatta insanların
zihnine girip onların düşüncelerini yönlendirebiliyorlar. Kendiside bir empat
olan öğretmenleri çocukları özel bir okulda eğitim alması için için ikna
ediyor. Ancak buranın bir okul olmadığı ve bambaşka amaçları olan bir
organizasyon olduğu anlaşılıyor. Sonrası aksiyon. Geçmişe ve günümüze gide gele
kitap ilerliyor. Çoğu okuyucunun çok şaşırtıcı bulduğu son bölüm ise benim için
sürpriz olmadı. Valentinus’un tanrı hakkında söylediklerini okur okumaz onun
kim olduğunu anladım.
Bu
arada beynin çalışma biçimi, nöronlar, okulda çocuklara öğretilen Locke,
Descartes felsefeleri, Tesla fizik deneyleri kendi içinde güzel ama konudan
kopuk sadece kitabı uzatan ayrıntılardan öteye gidememiş.
Bu koca kitapta beni vuran cümleyi de kendime
göre değiştirerek yazıyorum.
İnsanların
söylediklerini ve yaptıklarını unutabiliyorum ama bana hissettirdiklerini asla
unutamıyorum. Hatta o kişiyi gördüğümde o duyguyu sanki 5 dk önce yaşamışım
gibi beynimde hissediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder