Bu kitap elimde haddinden fazla süründü. Araya 6 kitap alıp
okumuşum. Oysa kitap istenirse 1-2 günde bitecek türden son derece
sürükleyici.Öte yandan kitaptaki şiddet dozu çok yüksek bu sebeple sürekli okuyamadım.Benim için çok fazlaydı.
Neyse kitabı bu hafta leylek
göçüne denk geldiğimde artık bitirmem gerektiğine karar verdim. Kitap
leyleklerin göç yolları ekseninde Avrupa’dan Orta Afrika’ya
macera-polisiye-gerilim içerirken ben belgeselvari bir leylek kitabı
arayışlarına başladım bile.
Yani iki leylek ailesi yuvası arasında birkaç km mesafe varsa hadi Eylül'ün
8 i Pazar günü saat 10 da göçe başlıyoruz haberini birbirlerine nasıl
iletiyorlar.Yada e hadi hareket zamanı kararını kim nasıl veriyor.Bunu geçtiğimiz hafta sonu sabah saatlerinde küçük bir leylek grubuna
denk geldiğimizde daha çok merak ettim.Havada dairesel hareketler
çiziyorlardı. Bu arada uzaktan parça parça gruplar onlara doğru uçuyordu. Akşam
üzerine kadar böyle devam ettiler. Bekleyen grup sürekli büyüyordu.Akşam üstü saat 6'da artık çok kalabalıktılar ve sonra o meşhur V'yi oluşturup uçmaya
başladılar.Görüntü muhteşemdi.Seneye aynı yere yuvalarına döneceklerini bilmek inanılmaz ancak bu iç güdüyü anlamak imkansız.
Kitabımıza dönersek kuş bilimci
Max Böhm her yıl Avrupa'ya geri dönen leyleklerin bu sefer dönmemesi üzerine Louis Antioche'den (soyadı Antakya'nın antik isminden geliyor) kuşların göç yollarını takip etmesini ve neden geri dönmediklerini öğrenmesini ister.Louis bu yolculukta hem gerçek sebebi öğrenecek hem de birbiriyle bağlantılı başka olayların içine çekilecektir.Kurgu olarak Leylek Uçuşu'nu Kızıl Nehirler'den daha çok beğendiğimi söyleyebilirim.Anlatım olarak ise beni aştı:) Ne televizyonda ne de kitaplarda sapıkça şiddetlere fazla dayanamıyorum.
Daha gülümseten masallara gelirsek Danimarkalı Andersen'in bebekleri taşıyan leyleklerinin tanrıça Holda'nın habercileri olduğunu biliyoruz.Tanrıça yağmurla gökten düşen ölü ruhları çocuk bedenlerine sokar onları annelerine götürmek üzere leyleklere taşıtırmış.Bu inancın pek çok kültürde olduğu gibi Türk Mitolojisinde de yeri var.Kim kimden etkilenmiş bilinmez ama meraklısı Pervin Ergun'un buradaki yazısından özet bir bilgi edinebilir.
Daha gülümseten masallara gelirsek Danimarkalı Andersen'in bebekleri taşıyan leyleklerinin tanrıça Holda'nın habercileri olduğunu biliyoruz.Tanrıça yağmurla gökten düşen ölü ruhları çocuk bedenlerine sokar onları annelerine götürmek üzere leyleklere taşıtırmış.Bu inancın pek çok kültürde olduğu gibi Türk Mitolojisinde de yeri var.Kim kimden etkilenmiş bilinmez ama meraklısı Pervin Ergun'un buradaki yazısından özet bir bilgi edinebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder