Kitap Kardeşliği ile bu ay Deliduman'ı okuduk.Emrah
Serbes kitapseverler arasında dokunulmazlığı olan bir yazar. Vardır illaki ama “sevmiyorum” diyen bir yoruma henüz ben rastlamadım.
Gezi
sürecinde aktif bir yaklaşım sergileyen Emrah Serbes “hürriyet için öksüren
çocukları yazıyorum” diyerek bize gelecek olan romanın sinyallerini vermişti.Öncelikle yazarın üslübunu ve anlatımını bir tarafa bırakarak hikayenin Gezi’ye entegrasyonuna
değinmek istiyorum.Aynı şeyi Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel Abisi
için de düşünmüştüm.Ben Gezi sürecinin bu kadar kısa sürede edebiyatlaştırılmasına karşıyım.Bana “bundan söz etmeliyim” sorumluluğundaymış gibi hissettirdiğinden
herhalde kurguya katılmaya çalışılan eylem ayrıntılarını tam olmamış -eğreti
buluyorum.Emrah Serbes’in zaten buna ihtiyacı yok ama süreci kullanan bir çok
yazar için çabuk-tüket kültürünün bir pazarlama aracı haline geliyor.
Edebiyat
illaki toplumsal olaylardan beslenecektir.Daha önceki politik-sosyal kırılım
noktalarından nasıl etkilendiyse buralardan da etkilenecektir. Ancak kişisel
olarak sürecin henüz sindirilmediğini ve erken olduğunu düşünüyorum.
Onun
dışında sistemle sorunlu olan herkesin okumaktan keyif alacağı mikro ölçekte
bir kıyı kasabasında Türkiye gerçeklerini görüyoruz. Kayırılma, bürokraside akrabalık
ilişkileri, rant, betonlaşma, yıkılan sinemaların yerine açılan otopark gibi
değişimin hep iyi bir şey olduğu algısının insanı kendi yaşanmışlıklarından
nasıl kopardığını oradan başlayıp tüm ülkeye yayılan sistem sorunlarını bir
ergenin serüveninde görüyoruz.
Bence
Çağlar’la yazar çok güzel bir karakter yaratmış. Pek çok okuyucu gibi ben de
onu Holden’a benzettim.Tarzı,bakışı,isyanı,aşkı,aileye sevgisi/öfkesi ve mizahı ile tam bir Emrah Serbes kahramanı .Henüz 9 yaşındaki bir çocuğun bile ünlü olma telaşı,
güzellik algısının,toplumsal kabulün daha ufacık bir kız için bile kilo ile
ölçülmeye başlanması, Markofoni’den ,Kipa’dan alışveriş ,şöhretli jürilerden oluşan yetenek
yarışması o kadar popüler kültürün yaşam alışkanlıklarını veriyor ki kahramanı Gezi'nin orta yerine atmadan, o ayrıntıları vereceğim diye kurguyu buraya bağlamadan yaratsaydı demeden edemiyorum. Bu bir Gezi romanı mı değil ama onun etrafında
gelişen ve sonuçlanan bir konusu var. Sosyal medya ünlüsü olmak, çok tıklanmak,
çok beğeni almak,adının başına TC koymak çok bugünden bir hikaye ki bunu
yakalamak zaten Emrah Serbes’e yakışırdı.
Bu arada kitabın kapak tasarımı Emanet Şehir'den tanıdığımız Berat Pekmezci'ye ait.Bir de kitabı okurken Michael Jackson'a bir selam gönderip şöyle Moonwalk'ı bir kere daha izleyin derim.Ben çok özlemişimJ
Kendi adıma ise bir sonraki romanının polisiye olmasını diliyorum.
Kendi adıma ise bir sonraki romanının polisiye olmasını diliyorum.
Mirgün Cabas'a konuşmuş bu kitap için, genel olarak üslu değişik biri , hani utanmasak iki yanağını sıkıp aferin diyeceğimiz mahallemizin bıçkın delikanlısı.Okunacak ama nedense beklemek zorunda:)
YanıtlaSilÇok içimizden biri o yüzden dokunulmazlığı var bence :) Eleştirmeye bile kıyamıyoruz.
Silhiç okumadım ama gezi parkı olayları evet ya gezi parkı bak bana o kadar yakın ki her gün geçiyom ordan gece keşler orda ya gece korkuyo insan ama gündüz çok güzel. emrah serbes ve murat menteş okucam halaaa :) okunur demişsin bakalım. gezi parkı yazıları da iyi prim yapıyo ya he. ferzan özpetek de son romanı istenbul kırmızısında gezi parkında bitirdi romanı :)
YanıtlaSilMurat Menteş'i ben de okumadım Deep. O da bekleyenler arasında:)
Sil