Başladığımda bu kadar kolay okuyacağımı,
hikayenin beni bu kadar sürükleyicini tahmin etmezdim. Elimden bırakamadım.
Darı Tarlaları, roman boyunca ana karakter gibi neredeyse her olayın
merkezindeydi. Aşk, şehvet, savaş, öfke,intikam ; tüm bu duygular darı tarlalarında
yaşanıyor.
İç içe geçmiş hikayeler boyunca ataerkillik, çok
eşlilik, lotus ayakların güzel bulunması,kang yataklar gibi Çin’in geleneksel
yaşam tarzını da görüyoruz ,savaşın vahşetini de.
Roman bütüncül olarak kronolojik değil. Yeri geldikçe anlatılan geçmiş,özellikle dede ve nine asıl kahraman.
“-Mişli geçmiş zaman ile yazılmış olması ve olay örgüsünde kronolojik bir sıra takip edilmemesi fazlasıyla yoruyor. “ eleştirisine maruz kalsa da ben çok rahat okudum, görmediği bir zaman dilimini anlatıyor sonuçta. Ayrıca Gabriel Garcia Marquez tarzına özellikle Yüzyıllık Yalnızlık ‘a benzetenler de var ki o tarz bir büyülü gerçekçilik Mo Yan’ın anlatımında yok.
Japonlarla yapılan savaş sahneleri çok vahşi
betimlenmiş.Katliamlar, tecavüzler,işkenceler,kokuşmuş cesetler, yakılan
köyler, hayvanlar,dışarı çıkan organlar detaylı bir şekilde anlatılırken dayanamayıp
okumaya ara verdiğim oldu.Milyonlarca Çinlinin hayatını kaybettiği, çok büyük
acıların yaşandığı, insan onurunun hiçe sayıldığı bir ülkenin tarihini kendi tarzında anlatıyor Mo Yan.
Aslında asıl adı Gujan Moye ,Nobel ödülü almış
ilk Çinli yazar. Sakın konuşma anlamına gelen Mo Yan ismini kullanıyor. Çin'in
en ünlü ,en sık yasaklanan,en çok korsanı basılan yazarı.
Hikayede beni dehşete düşüren, köpeklerle
yapılan bir savaş var ki çok epik.Muhtemelen metafor olarak kullanılan köpekler
işgal döneminin farklı Çinli gruplarını temsil ediyor.
“Kalabalığın arasına
karışıp mezar içindeki o kemikleri onlarca yıl sonra tekrar gün ışığına çıkan
beyaz iskeletleri gördüm.Hangisinin komünist,hangisinin milliyetçi,hangisinin
Japon,hangisinin Çin’in kukla ordusu,hangisinin sivil halktan olduğunu korkarım
ki eyalet parti sekreteri bile söyleyemez.Kafataslarının hepsi aynı şekildeydi
hepsi bir mezarın içine tıkıştırılmış kafatasları tam bir eşitlik içinde
yağmurun altında ıslanıyordu”
Savaşın kazananı olmaz, çok güzel özetlememiş mi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder