Kanaldaki
Kadın İskandinav Polisiyesi’nin temel taşlarından Maj Sjöwall ile
Per Wahlöö ‘nün birlikte yazdığı Martin Beck serisinin ilk kitabı .1965’de
başlayıp 1975’de Per Wahlöö’nün ölümüne kadar devam eden seri birçok dile çevrildi, Sinemaya aktarıldı,
televizyon dizisi çekildi. Edgar Allan Poe ve İsveç Akademisi başta olmak üzere
çok sayıda ödül aldı.
1926
doğumlu Per Wahlöö ve 1935 doğumlu Maj Sjöwall, 1961’de aynı yayın şirketine
bağlı bir dergide çalışırken tanışırlar. Wahlöö, Komünist Parti üyesi, saygın
bir gazetecidir. Sjöwall ise editör ve sanat yönetmeni olarak çalışmaktadır.
Polisiye sevgileri ortaktır,yaşamlarını paylaşırken birlikte polisiye bir seri
yazmaya karar verirler. Per’in daha önce pek satmayan politik kitapları vardır.
Toplumsal mesajları polisiye yoluyla verebileceklerini düşünürler.
Erol
Hoca’nın da belirttiği gibi “Martin
Beck öyküleri, polisiye kurgu içinde çok kuvvetli toplumsal eleştirilerin yer
aldığı yapıtlardır. On Martin Beck öyküsünde de cinayetin toplumsal nedenleri
araştırılır. Yazarlarımız için cinayet bir kişinin fevri bir davranışı
değildir, her cinayetin bir toplumsal alt yapısı vardır. Polis güçleri de
suçlular da refah toplumu diye göklere çıkarılan İsveç toplumunun birer
aynasıdır. Wahlöö-Sjöwall çifti başta siyasi güç olmak üzere her türlü gücün
kötüye kullanılmasını ve toplumda sistematik biçimde beyinlerin yıkanmasıyla
değer yargıları oluşturulmasını şiddetle eleştirirler.”
Sjöwall bir röportajında "İsveç’in, zenginlerin
daha da zenginleşirken yoksulların daha da yoksullaştığı, soğuk ve insanlık
dışı bir kapitalizme doğru gittiğini göstermek istedik,” diyor ve serinin
ortaya çıkışını anlatıyor.
İlk
kitabın ilhamı Stockholm’den Göteborg’a giden bir teknede gelir.Tek başına
ayakta duran, çok güzel Amerika’lı bir kadın da onlarla yolculuk etmektedir. Sjowall, Per’ü ona bakarken görür ve “Neden bu kadını öldürerek başlamıyoruz ?
der.
Serinin
6.kitabını yazarken Per bir hastalık geçirir.Uzun yıllar süren tedavi
sürecininde bir gün kendisini tedavi eden profesörün odasına gizlice girip notları
okur ve öleceğini öğrenir.Bunun üzerine Malaga’da bir ev tutarlar.Tüm
ağrılarına ve ızdırabına rağmen Wahlöö,
serinin son kitabı Teröristler’i çoğunlukla kendi yazarken,Sjöwall hızla
düzeltmeleri yapar.
1975 yılının Mart ayında İspanya’dan dönüp romanı hemen yayınevine teslim ederler. Aynı yılın haziran ayında ise Per Wahlöö, Martin Beck serisinin sayısız kez film ve diziye uyarlandığını, onlarca dilde yayımlandığını göremeden hayata veda eder.Hayat arkadaşı Sjöwall onun ölümünden sonra başka bir Beck kitabı daha yazmaz.
1975 yılının Mart ayında İspanya’dan dönüp romanı hemen yayınevine teslim ederler. Aynı yılın haziran ayında ise Per Wahlöö, Martin Beck serisinin sayısız kez film ve diziye uyarlandığını, onlarca dilde yayımlandığını göremeden hayata veda eder.Hayat arkadaşı Sjöwall onun ölümünden sonra başka bir Beck kitabı daha yazmaz.
İlk
kitap Kanaldaki Kadın 1965 yılında geçiyor. Hızlı ve her şeye çabuk ulaşılabilen
zamanlar değil. Kimlik tespiti için bile aylarca yazışmak gerekiyor. Yüzlerce
gezi fotoğrafını incelemesi, maktulle birlikte seyahat eden, farklı ülkelere
dönmüş onlarca insana ulaşılmaya çalışması dolayısıyla hikayeyi ağırlaştırıyor. Martin Beck’in inatçılığına ve sabrına tanık oluyoruz. Ancak arka planda İsveç’i
anlamak kesinlikle çok keyifli.
Beck işkolik bir dedektif,karısıyla pek anlaşamıyor,ilişkileri
sıkıntılı,içine kapanık ve asosyal. Sonraki yıllarda pek
çok karaktere de ilham olacak bir dedektif prototipi.
Ne büyük tesadüf bende dün bu kitabın siparişini verdim, bekliyorum. yazarların özgeçmişi çok etkileyici ve 70'li yıllarda geçtiği için okumak istedim açıkçası. Eğer bu ilk kitabı seversem serinin tamamını okurum diye düşünüyorum bakalım:) Elinize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel tesadüf olmuş :) Ben de yavaş yavaş serinin devamını okuyacağım.
Sil